Metal Dünyası

Çelik

Demir

Maden

Alüminyum

Döküm

E-Dergi SEKTÖRLER HABERLER ÜRÜN TANITIMLARI TEKNİK YAZILAR DOSYALAR RÖPORTAJLAR BAŞARI HİKAYELERİ UZMAN GÖRÜŞÜ YAZARLAR FUARLAR ETKİNLİKLER PROFİLLER Editörden Künye YAYIN KURULU ARŞİV ABONELİK İLETİŞİM
Dr. Veysel YAYAN
Dr. Veysel YAYAN
veyselyayan@celik.org.tr
Dünya Çelik Sektörü Çin’e İsyan Ediyor

11-12 Mayıs 2015 tarihlerinde Paris’te gerçekleştirilen OECD Çelik Komitesi toplantısında, başta Çin olmak üzere, dünyadaki kapasite fazlalığına ve Çin Hükümeti’nce çelik sektörüne sağlanan devlet yardımlarının piyasa üzerindeki bozucu tesirlerine ilişkin ortak kaygılar dile getirilmişti. Çin’in çelik üretim kapasitesindeki fazlalık ve son zamanlarda tüketimindeki düşüş eğilimi nedeniyle, gerek fiyat ve gerekse miktar açısından, almış olduğu çok yönlü devlet desteğinin de etkisiyle, dünya çelik piyasalarını tahrip edici yaklaşımlarını arttırmaya başlaması, sadece ülkemizi değil dünya çelik sektörünü de harekete geçirmiş bulunuyor. 

 

Çelik sektöründe en fazla haksız ticaret soruşturması ile karşı karşıya kalan ülkelerin başında yer alan Çin’in uygulamaları karşısında kayıtsız kalamayan aralarında Derneğimizin de bulunduğu ABD, Kanada, Meksika, Latin Amerika, AB ve Türkiye’yi temsil eden 10 çelik derneği, konunun ciddiyetine dikkat çekmek, dünyada Çin konusunda farkındalık yaratmak  ve hükümetlere bu konuda önlem alma çağrısında bulunmak amacıyla, 16 Haziran 2015 tarihinde, “Dünya Çelik Endüstrisi, Hükümetlere Çin’in Yeni Çelik Politikası ve Kapasite Fazlalığına Karşı Önlem Alma Çağrısı Yapıyor” başlıklı ortak bir deklarasyon yayımlamış bulunuyor. Çin’in kapasite fazlalığının tahrip edici boyutlarına ve bunu ayakta tutma yöntemlerinin serbest piyasa ekonomisi statüsü ile bağdaşmadığına dikkat çeken deklarasyon, Ülkenin baştan aşağıya kamu kontrolünde bir ekonomiye sahip olduğunu vurgulayarak, uluslararası piyasada adil rekabeti engelleyen uygulamalarının asgari düzeyde tutulabilmesi için, hükümetlere Çin’in piyasa ekonomisi statüsünü elde etmesinin engellenmesi çağrısında bulunuyor. 
 
Bu deklarasyon, Çin çelik sektörünün dünya çelik piyasalarında yarattığı problemin kaynağında, sadece cevher ile hurda fiyatları arasındaki farkın bulunmadığını gösteriyor. Sektörün çok yönlü devlet yardımları ile destekleniyor olması ve atıl kapasitenin suni bir şekilde ayakta tutulması, problemi daha da ağırlaştırıyor. Diğer taraftan, uzun yıllardır Çin’deki hurda arzı fazlasının, dünya çelik piyasalarına yönelmesinin, dünyada hurda ve cevher fiyatları arasındaki dengenin sağlanmasına katkıda bulunacağı yönündeki beklenti ve tahminlerin gerçekleşmesi, yine Çinliler tarafından yapılan yatırımlar ile engelleniyor. Çin, dünya piyasalarına yönelmesi öngörülen hurdayı, kendi piyasasında tutmaya yönelik tedbirler almaya ve hurda tüketimine dayalı yeni çelik üretim kapasiteleri oluşturmaya başlamış bulunuyor. Bu nedenle Çin, sadece cevher tarafında problem üretmekle kalmıyor, hurda tarafında da çözümü zorlaştırıcı bir aktör olarak oraya çıkıyor. Çin, bütün bunları yaparken, sözkonusu yatırımları, çok yönlü devlet desteği alarak, en uygun şartlarda Çin’de yapabiliyor olmanın imkânlarını da değerlendiriyor. Bu açıdan Çin’i dengelemenin tek yolu, Çin’e dünya çelik piyasalarında tahrip edici bir yaklaşım içerisinde olamayacağının gösterilmesi şeklinde ortaya çıkıyor. 
 
Buna rağmen, yurtiçinde bazı çelik kullanıcısı sektörlerin, aralarında Çin’in de yer aldığı 7 ülkeden yapılan sıcak haddelenmiş sac ürünleri ithalatına karşı açılmış bulunan anti-damping soruşturmasını yönlendirmeye yönelik açıklamaları dikkat çekiyor. Tamamen objektif veriler ile açılan ve yürütülen anti-damping soruşturması, “19 bin firma 4 firmaya feda ediliyor” gibi ilk başta çarpıcı görünen, ancak içi boş birtakım sloganlarla yönlendirmeye çalışılıyor. 19 bin firmanın tek tek ciroları ile, yassı çelik üreticilerinin her biri milyarlarca doları bulan cirolarını karşılaştırmak mümkün olmadığı gibi, firma bazında istihdam kapasiteleri de karşılaştırılabilir görünmüyor. Sözkonusu 6 üreticiden 5’i Türkiye’nin en büyük firmaları arasında ilk 20’de yer alıyor. Ayrıca, benzer bakış açısı ile değerlendirildiğinde, çelik üretim ve ihracatındaki gerileme, cevher ve kömür madencilerinden hurda toplayıcılarına ve lojistik sektörüne kadar pek çok sektörden binlerce firmayı olumsuz yönde etkiliyor. Sokaktaki hurda toplayıcıları da dikkate alındığında, yüzbinlerce kişinin istihdamını üstlenen çelik sektörünün hafife alınması ve haksız rekabet tespit edilse bile, bunun görmezden gelinmesinin talep edilmesi makul karşılanmıyor. 
 
Kullanıcı sektörler tarafından, bazı çelik ürünleri ithalatına damping soruşturması açılması şikayet edilirken, benzer durumlar kendi ürettikleri ürünler için oluştuğunda, çelik tüketicisi sektörlerin de bu enstrümanlara başvurmaktan kaçınmadıkları biliniyor. Ayrıca sözkonusu sektörlerin, düktil boru örneğinde de olduğu gibi, yurtiçindeki projelerde kendilerinin üretebildiği ürünlerde en küçük bir ithal girdi kullanılması halinde ayağa kalkarken, konu başka sektörlerin ürettiği ürünler olduğunda, ithal girdiyi savunan, çifte standartlı bir yaklaşım benimsedikleri gözleniyor. 
 
Esasen, güçlü bir çelik sektörü olmadan, sürdürülebilir tüketici sanayilerin oluşturulması da mümkün bulunmuyor. Tüm sanayi sektörlerine girdi veren niteliği ile, çelik sektörü dünyada stratejik sektör olarak görülüyor. Sektörle ilgili değerlendirmeler yapılırken, sektörün sanayi için taşıdığı hayati önemin göz ardı edilmemesine ve Ülke sanayisine katkısı itibariyle, hak ettiği değerin verilmesine ihtiyaç duyuluyor. Kullanılan terminolojinin gerçeklerden uzaklığı, karar mekanizmalarını etkilemeye yönelik ve kamuoyunu yanıltıcı söylemi açıkça ortaya koyuyor. Diğer taraftan, çeliğin girdi olarak, bazı tüketici sektörlerin toplam maliyetleri içerisinde son derece sınırlı bir paya sahip olduğu hususunun göz ardı edilmemesi gerekiyor. 
 
Çelik ürünlerini kullanan kuruluşların yaptıkları yatırımların idamesi önemsenirken, Türk çelik sektörünün son yıllarda, ilave kapasite yaratmak amacıyla büyük fedakârlıklarla, devletten hiçbir yardım almadan gerçekleştirmiş olduğu 8 milyar dolar civarındaki yatırımın ve toplamda 22.000 civarında kişiyi istihdam eden 20 milyar dolar değerindeki 6 dev kuruluşun Türk ekonomisi için taşıdığı önemin göz ardı edildiği görülüyor. Türk yassı çelik sektörünün, Türkiye’nin ihtiyacının tamamını rahatlıkla karşılayabilecek kapasiteye sahip bulunmasına rağmen, yerli sanayinin tahrip edilmesi pahasına, dampingli ithalatın sürdürülmesine yönelik talep ve beklentiler anlaşılamıyor.
 
Çelik sektörümüz, son yıllarda gerçekleştirdiği 8 milyar dolar civarındaki yatırımla üretim kapasitesini yıllık 18 milyon tonun üzerine çıkartmış olmasına rağmen, dampingli, kalitesiz ve sertifikasız ürün ithalatı nedeniyle, kurulu kapasitesinin yalnızca yarısı civarındaki kısmını kullanabiliyor. 2014 yılında yassı çelik sektöründe kapasite kullanım oranı % 55 seviyesinde gerçekleşirken, yaklaşık 7.7 milyon tonluk kapasitenin değerlendirilemediği, buna karşılık toplam 5.5 milyar dolar değerinde, 6.7 milyon ton yassı çelik ürünü ithalatının yapıldığı görülüyor. Sıcak yassı mamullerde ise, artan kapasiteye rağmen ithalat 3.5-4 milyon ton aralığında seyretmeye devam ediyor. 
 
Son aylarda, iç piyasada etkisini arttıran dampingli satışlar nedeniyle, 2015 yılının ilk 5 aylık döneminde, toplam sıcak sac ithalatı % 45 gibi olağanüstü bir artışla, geçen yılın aynı dönemindeki 1.38 milyon tondan, 2 milyon tona yükselmiş bulunuyor. Aynı dönemde, soruşturma kapsamındaki ülkelerden yapılan soruşturma konusu sıcak haddelenmiş sac ithalatının da % 31 oranında artışla, 1.42 milyon tona yükseldiği gözleniyor. Bu arada, sözkonusu yoğun ithalat baskısının da etkisiyle, yılın ilk 5 aylık döneminde, Türkiye’nin yassı çeliğe yönelik ham çelik üretiminin gerileme eğilimini sürdürerek, % 6.2 oranında azaldığına ve kapasite kullanım oranının da % 45’e kadar inmiş olduğuna dikkat çekmek gerekiyor. 
 
Son 2.5 yıldan bu yana devam eden ihracattaki azalma ve ithalattaki artış trendi sonucunda, 2015 yılının Mayıs ayında, Türkiye’nin ilk defa toplam çelik ürünleri dış ticaretinde net ithalatçı pozisyonuna geçtiği ve ihracatın ithalatı karşılama oranı % 91’e kadar düştüğü görülüyor. İthalattaki artış eğilimi, yurtiçi kapasiteler atıl durumda kalırken, diğer ülkelerdeki çelik üretim kapasitelerinin desteklenmesi, yurtiçi katma değer yerine katma değerin yurtdışında bırakılmasının tercih edilmesi, yerli istihdam yerine, yurtdışındaki çelik üreticilerinin istihdamının finanse edilmesi anlamına geliyor. Çelik ürünleri ihracatı kadar keskin olmasa da, Türkiye’nin toplam ihracatı da benzer bir düşüş eğilimi içerisinde bulunuyor. Yılın ilk 5 aylık döneminde, Türkiye’nin toplam ihracatı % 8.4 oranında geriler iken, ihracatın ithalatı karşılama oranı % 69.5 seviyesinde gerçekleşmiş bulunuyor. Türkiye ekonomisinin bu kadar çok net ithalat yaptığı bir ortamda, yurtiçinde kurulu çelik üretim kapasitelerin atıl durumda kalması pahasına, daha fazla ithalatın savunulmasının mantığı anlaşılamıyor. 
 
Rakamlar yurtiçinde kurulu kapasitelerin atıl durumda kalması pahasına, ithalatın artarak devam ettiğini gösteriyor. Tüm göstergeler, dampingli ve kalitesiz yassı ürün ithalatının yurtiçi üretimin yerini almaya devam ettiğini ve çelik üreticilerimizin dampingli ürünlerle rekabet etmekte zorlandığını ortaya koyuyor. Bu durumun olumsuz etkilerini gidermeyi hedefleyen hükümetimiz de, 6 Kasım 2014 günü açıklanan Ekonomide Öncelikli Dönüşüm Programı Eylem Planı çerçevesinde, “ithalata bağımlılığın azaltılması” ve girdilerin yurtiçinden tedarik edilmesi yönünde bir eylem ortaya koymuş bulunuyor. Buna rağmen, dampingli ithalatın serbest bırakılması talebi, objektif iyi niyetle bağdaşmayan, kendi yatırımlarının önemini vurgular iken, başka sektörün yatırımlarını yok sayan bir yaklaşımı ifade ediyor. Bu yönüyle, resmin bütününü gören Ekonomi Bakanlığı’nın Türkiye’nin çıkarlarını ön planda tutan yaklaşımı ile duruma acilen müdahale etmesine ihtiyaç duyuluyor.
 
Paylaş Tweet Paylaş
3534 kez okundu
YAZARIN DİĞER HABERLERİ
İTHALAT BASKISINDAKİ AZALMA ÜRETİM ARTIŞI GETİRDİ
2016 yılının Aralık ayına ait üretim, tüketim ve dış ticaret rakamları belli oldu. Aralık ayında Türkiye’nin ham çelik üretimi, bir önceki yılın Aralık ayına k DEVAMI...
Çelik Sektöründe 2017 Beklentileri Olumlu
2016 yılının ilk yarısı ve ikinci yarısı, Türkiye’nin çelik üretimi ve tüketimi açısından farklı seyre sahne oldu. Yılın ilk yarısında ham çelik üreti DEVAMI...
Avrupa Bi̇rli̇ği̇ Çeli̇kte Korumacı Yaklaşımı Keski̇nleştiriyor
Türkiye ile Avrupa Birliği arasında yaşanan gerginlik sonrasında, tarafların ilişkileri makûl bir çerçeveye oturtmak için bir araya gelecekleri anlaşılıyor. Esasen G DEVAMI...
Yurtiçi̇ Çelik Tüketimindeki̇ Daralma,Tedbir İhtiyacina Aciliyet Kazandırıyor
Türkiye’nin çelik üretimindeki toparlanma devam ediyor. 2012-2015 döneminde düşüş gösteren Türkiye’nin ham çelik üretiminin, bu yıl DEVAMI...
Dünya Çeli̇k Sektöründe Dengelenme Zaman Alacak
Dünya Çelik Derneği Ekonomi Komitesi ve OECD Çelik Komitesi Toplantıları Eylül ayı başında gerçekleştirildi. Global çelik sektöründeki ve piyasaların DEVAMI...
Çeli̇k Sektöründe İhti̇yatlı İyi̇mserlik
Türkiye’nin ham çelik üretimi, 2012 yılında 35.9 milyon ton ile zirvesine ulaştı. Ancak  sonraki 3 yıl boyunca gerileme eğilimi gösterdi. Öyle ki, 2015 yılında DEVAMI...
Türki̇ye’ni̇n Net Çeli̇k İhracatçısı Pozi̇syonu, Çeli̇k Sektörümüzü Tahri̇p Ediyor
2015 yılında % 4 oranında büyüyen Türkiye ekonomisi, 2016 yılının ilk çeyreğinde de % 4.8 ile büyüme eğilimini sürdürdü. Böylece, en son 2009 yıl DEVAMI...
Ekonomide Öncelikli Dönüşüm Programı Gelecek İçin Ümit Vaad Ediyor
28 Kasım 2014 tarihinde gerçekleştirilen SteelOrbis 9. Çelik Konferansı’nın en çok tartışılan konularını, Çin’in son aylarda ihraç pazarlarına yö DEVAMI...
Ekonomi Bakanımız Sayın Nihat Zeybekçi'ye Müteşekkiriz
Son zamanlarda ABD’den yalnızca siyasi ve askeri heyetler değil, ekonomik heyetler de sıkça Türkiye’yi ziyaret ediyor. Eylül ayında Amerika Birleşik Devletleri Ticaret DEVAMI...
Çelik Sektörümüz Koruma Tedbirleri ve Çinli Üreticilerin Haksız Rekabeti arasında sıkışıyor
Son dönemde, başta Çin olmak üzere, global düzeydeki atıl kapasitelerin ve zayıf seyreden tüketimin yarattığı baskı yanında, cevher fiyatlarındaki düşüşün DEVAMI...
2014 Yılının İkinci Yarısına İlişkin Beklentiler Olumlu
2014 yılının ilk yarısını, beklentilerimizin altında kalan bir performansla geride bırakmış bulunuyoruz. Irak krizi, uzun mamul piyasalarındaki Çin tehdidi, hurda ile mamul fiyatları arasınd DEVAMI...
SEKTÖREL HABERLER
Türkiye Otomotiv Sektörü Üretimde Rekabetçiliğini Kaybediyor!
Türkiye otomotiv tedarik sanayinin çatı kuruluşu Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği’nin (TAYSAD) 45’inci Olağan Genel Kurul toplantısı düzenlendi. Toplantının açılış konuşmasını yapan TAYSAD DEVAMI...
Maden Türkiye Fuarı’nın Büyük Buluşmasına Hazır Mısınız?
Konusunda Avrasya’nın en büyük fuarı olan Maden Türkiye Fuarı için geri sayım başladı. Maden sektöründe hizmet veren yerli ve yabancı firmalardan gelen yoğun talepler üzerine alan satışı tamamlanan f DEVAMI...
Avrasya’nın Tek Kalite Kontrol Fuarı Kalite’24 Fuarı Geliyor!
09-12 Ekim 2024 tarihlerinde, İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleşecek olan "13. Kontrol, Otomotiv, Havacılık ve Uzay Teknolojileri Test Ekipmanları, Metroloji ve Endüstriyel Yazılım Fuarı" için hazır mısınız DEVAMI...
Savunma, Havacılık ve Uzay Sektörlerinin Dijital Platformu DAMISE, İhracata Katkı Sağlıyor
Savunma havacılık, uzay ve denizcilik sektörlerinde faaliyet gösteren firmalara yönelik hayata geçirilen “DAMISE” hem dijital bir pazaryeri hem arama motoru hem de dijital ihracat süreçlerinin y&o DEVAMI...
Geleceğin Sanayi ve Mühendislik Projeleri MAKİNA HANGAR’dan Çıkacak
Makina Mühendisleri Odası (MMO) İstanbul Şubesi ile Hannover Fairs Turkey Fuarcılık A.Ş., sanayi ve mühendislik alanında öncü niteliğinde bir iş birliğine imza atarak MAKİNA HANGAR Mühendislik ve Teknoloji Merkezi&rsq DEVAMI...
Automechanika Istanbul 2024, Otomotiv Sektöründe Yaşanan Dönüşüme Odaklanacak
Otomotiv satış sonrası endüstrisinin Türkiye ve çevre ülkeleri kapsayan bölgedeki en büyük ticaret platformu Automechanika Istanbul, 23 - 26 Mayıs 2024 tarihleri arasında İstanbul TÜYAP Fuar ve Kongre DEVAMI...
Adöksan 4. Fabrikası Açıldı: Alüminyum Döküm Sektöründe Yeni Bir Dönem Başlıyor
Yüksek Basınçlı Alüminyum Enjeksiyon Döküm Sektörü’nün öncü firmalarından biri olan Adöksan, 11.000 m2 kapalı alana sahip 4. fabrikasının açılış törenini gerçek DEVAMI...
İnternette Güvenli Dosya Paylaşımı İçin 7 İpucu
Hayatlarımız giderek daha fazla dijital dünyada yaşanıyor. Bu durum birçok faydayı beraberinde getirirken bizi aynı zamanda veri hırsızlığı tehdidine de maruz bırakıyor. Hassas, kişisel, tıbbi veya finansal bilgiler kötü DEVAMI...
Sosyal Medyayı Eğlenceli Kılan Paylaşımlar Aynı Zamanda Potansiyel Bir Risk Kaynağı
Her gün milyonlarca kişi sosyal medya platformlarını kullanıyor; alışveriş yapıyor, fotoğraf ve haber paylaşıyor, gönderi ve yorumları beğeniyor, özel mesajlar gönderiyor. Dijital güvenlik şirketi ESET, internet kulla DEVAMI...
Yüksek Basınçlı Alüminyum Döküm Sektörünün Öncü Firması ADÖKSAN’a Bir Ödül Daha
Sanayide kadın girişimci olarak İhracatın Metalik Yıldızı 1.lik ödülü ADÖKSAN CEO ve Genel Müdürü AJDA ŞENER’ in oldu.   ADÖKSAN 2023 yılında gösterdiği üstün ihracat perform DEVAMI...
En Çok Okunanlar Son Eklenenler
YAYIN AKIŞI
FACEBOOK
TWITTER
INSTAGRAM