Metal Dünyası

Çelik

Demir

Maden

Alüminyum

Döküm

E-Dergi SEKTÖRLER HABERLER ÜRÜN TANITIMLARI TEKNİK YAZILAR DOSYALAR RÖPORTAJLAR BAŞARI HİKAYELERİ UZMAN GÖRÜŞÜ YAZARLAR FUARLAR ETKİNLİKLER PROFİLLER Editörden Künye YAYIN KURULU ARŞİV ABONELİK İLETİŞİM
Hammadde Fi̇yatları Sırasıyla Artıyor

Çelik sektörü temsilcileri, inşaat sektör temsilcisinin “inşaat çeliği fiyatları yüksek, çelik üreticileri fiyat indirsin” söylemine anlam vermekte zorlandıklarını belirtti ve bu gibi söylemlerin türk çelik sektörünün dünyadaki konumu ve dünyadaki çelik ticareti gelişmeleri hakkında bilgi eksikliğinden kaynaklandığını vurguladı. Ocak ayından itibaren yüzde 46 artan hurda, nisan ayının ortalarından itibaren bugüne kadar yaklaşık 4 ay içinde yüzde 31’lik artış gösterdi. Çelik üretiminin önemli sarf malzemelerinden olan elektrot fiyatı ise yaklaşık 2 ayda yüzde 1000 civarında arttı. Yine aynı şekilde sarf malzemesi olan refrakterlerdeki fiyatlar son iki ayda ton başına 800 dolardan 1.300 Dolarlara çıkarak yüzde 62 civarında yükseldi. Çelik üreticileri bu gelişmeler karşısında tüm çabaları ile fiyatların daha fazla yükselmesini engellemeye çalışıyor.

Bu gelişmeler durumunda elde edilen ürünün, maliyetlerinden kaynaklı fiyat artışlarının, ürün fiyatlarına yansımasının gayet doğal olduğunu belirten ÇİB Başkanı Namık Ekinci, alım gücünü zorlaştıran fiyat artışlarının aynı zamanda finans gücünü de zorlaştırdığına, bu hususun üreticiler tarafından da hiç istenmeyen bir durum olduğunu vurguladı. Namık Ekinci, “Dünyada yüzde 5 ile 10 arası kâr marjları ile çalışan inşaat sektörlerinin yalnızca İstanbul’da minimum yüzde 40 kâr marjları ile çalıştıkları hesaplanmaktadır. Türk müteahhitleri kâr marjlarından fedakarlık etmeye yanaşmayarak, düşük kâr marjları ile hatta kimi zaman kârsız satış yaparak ayakta kalmaya çalışan çelik üreticisinden fedakarlık beklemenin abesle iştigal olduğunu dile getirdi.” Ekinci, “Hammadde fiyatlarında artışa paralel olarak dünyada da nihai mamul olan çelik fiyatları artıyor ve bu gelişmeler devam ettiği müddetçe de mamul fiyatlarında artış devam eder. Türk çelik sektörü uluslararası piyasalardan bağımsız değerlendirilemez. Diğer taraftan dünyadaki çelik üreticisi ülkeler iç piyasasını korumaya alırken, ülkemiz ise dampingli ürünlerin hedef pazarı haline getirilmeye çalışılıyor. Bir sektöre ayrıcalık tanınırken çelik sektörümüzün zor durumda bırakılması doğru değildir. Oysa tarafların karar mercilerine taleplerini iletmeden önce empati yaparak, aralarında istişare ederek durum tespiti yapmaları gerekmektedir” diye konuştu.
 
Sıvı çelik üretimindeki ilk 6 aydaki yüzde 11,4’lük artış, inşaat çeliğindeki üretim artışı ile desteklendi. Buna rağmen inşaat çeliği ihracatında ise 2017 yılı Ocak-Temmuz döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 17,2 düşüş oldu. Bu durum, iç piyasaya ihtiyacı kadar ürün verildiğinin de göstergesi. Çelik üreticileri, iç piyasanın ihtiyaçlarını karşılamanın doğru bir yaklaşım olduğu bilincinde ve bu duruma göre de hareket ediyor.
 
İddiaların aksine iç piyasada ürün fazlalığı olduğunu rakamların kanıtladığını söyleyen Çelik İhracatçıları Birliği Başkanı Namık Ekinci, fiyat artışlarının da söylendiği gibi keyfi değil, zorunlu yapıldığına dikkat çekti. İnşaat çeliği fiyatlarının dünya ile orantılı ilerlediğini ve Türk müteahhitlerin dünyanın en kaliteli, en ucuz çeliğini kullandıklarını belirten Namık Ekinci, “Müteahhitlerin inşaatlarından çıkan hurda demirlerini, çelik üreticilerine satışında uyguladıkları fiyatların da aynı şekilde fiyat artışlarından nasiplendiğini göz ardı etmemek gereklidir. Konuyu biraz daha açmak istersek; diğer ülke müteahhitleri, Türk müteahhitlerinden ton başına minimum 100 dolar civarında daha pahalıya ürün alımı yapıyor. Ukrayna, Rusya, Gürcistan gibi ülkelerin iç piyasalarından ton başına 100 dolar civarında daha düşüğe ihracata mal veriyor olmaları otomatikman dampingli ürün ihracatı yaptığının göstergesidir. Bu da ithalatçı olan ülkelerin sanayisinin haksız yere kapanmasına sebebiyet vermektedir” dedi.
 
ÇİB Başkanı Namık Ekinci, “Avrupa’nın en büyük 4., dünyanın ise en büyük 9. çelik ihracatçısı olan Türkiye geçtiğimiz yıl çelik ihracatından 9,1 milyar dolar gelir elde etti. Ülke ekonomisini kalkındırmada çok önemli bir rol üstlenen çelik ihracatı, Türkiye’yi kalkındıran ve geliştiren önemli etmenlerin başında gelmektedir. İhracat bir ülkeyi rekabetçi ve canlı kılar. Dünya piyasalarında rekabet edemeyen sanayiler en nihayetinde hantallaşır ve kapanmaya kadar gider. İhracat vizyonu olmayan bir ülkenin uzun vadede kalıcı ve başarılı olması elbette ki mümkün değildir. Bazı bilindik çevrelerce ihracat yapılmasın demek bu sektörün batmasını istemekle eş değerdir” diye konuştu. 
 
Elektrot, refrakter ve hurdaya rekor zam geldi, inşaat çeliği fiyatında düşüş beklenmiyor
 
Yaşanan fiyat artışlarının ise çelik üretiminde kullanılan elektrot, refrakter ve hurda hammaddelerinin fiyatlarındaki yükselişle doğru orantılı olduğunu vurgulayan ÇİB Başkanı Namık Ekinci, “Elektrot, refrakter ve hurda fiyatlarındaki artışın getirdiği tetikleme ile çelik fiyatlarının önümüzdeki dönemde daha da artması olasıdır. Geçtiğimiz birkaç ay içinde gelen zamlar ile hurdada artış yüzde 31, elektrotta artış yüzde 1000, refrakterdeki artış ise yüzde 62 civarındadır. Yalnızca elektrot fiyatlarındaki artış inşaat çeliği fiyatlarının yüzde 10 civarında artmasına sebebiyet vermiştir.   Çelik sektörümüz dünya piyasa şartlarında hareket etmektedir. Bahsettiğim sebeplerden dolayı önümüzdeki günlerde mamul fiyatları daha da artma eğilimindedir” diye belirtti. 
 
ÇİB Başkanı Namık Ekinci açıklamalarını şu cümleler ile sürdürdü: “Bugüne kadar Birliğimizin bilgisi dahilinde çelik sektörüne yönelik içlerinde ABD, AB, Mısır gibi bir çok ülkelerin de yer aldığı 24 ülkeden açılan veya sonlandırılan ticaret politikası önlemleri (anti-damping, telafi edici vergi ve korunma önlemi soruşturmaları) toplamda 172 tanedir. Bunların 130 tanesi anti-damping, 29 tanesi telafi edici vergi ve 13 tanesi korunma önlemi soruşturmasıdır. Konu seneler itibari ile değerlendirildiğinde, Dünya Ticaret Örgütü’nün verilerine göre bu tip önlemlerin en fazla başvurulduğu sektörün çelik sektörü olduğu görülmektedir. Dünyadaki ülkeler yerli çelik sanayilerini bu şekilde haksız yere koruma altına alırken, bizde ise adeta ülkemiz dampingli ürünlerin hedefi haline getirilmeye çalışılıyor. Bir sektöre ayrıcalık tanınırken çelik sektörümüzün zor durumda bırakılması kabul edilebilir bir yöntem değildir. Dünya Ticaret Örgütü kuralları çerçevesinde yapılan inşaat çeliği ithalatında, ürünün fonksiyonu gereği dikkat edilmesi gereken en önemli unsur, deprem bölgesi ülkemizde yapılacak olan inşaatlarda kullanılacak çeliğin TS708 standardına uygunluğunun aranması gerekliliğidir. Aksi takdirde ne olduğu belirsiz ürünlerin ülkemize girmesine fırsat vermiş oluruz”. 
 
Çelik İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Namık Ekinci, açıklamalarını şu sözlerle tamamladı: “Dünya çelik üretiminde çok büyük bir paya sahip olan Çin’in piyasasında, sahte çelik markalarının ve sertifikalarının dolaştığı bilgisi ortaya çıkmıştır. Çin’de standart altı üretim yapan çelik firmalarının oldukça düşük maliyetlerle, ünlü çelik firmalarının sahte sertifikalarını temin ettikleri kamuoyuna yansımıştır. Ayrıca ürünler ile ilişkili olmayan sertifikaların da standart altı üretim yapan firmalara verildiği bilgisi paylaşılmıştır. Bu gibi endişe verici durumların yaşandığı dünya çelik piyasasında, ülkemize girecek olan her türlü çeliğin kalitesi ve standartlara uygunluğunun eksiksiz olarak denetlenmesi deprem kuşağında yer alan ülkemiz için çok büyük önem arz etmektedir.” 
 
Paylaş Tweet Paylaş
3531 kez okundu
En Çok Okunanlar Son Eklenenler
YAYIN AKIŞI
FACEBOOK
TWITTER
INSTAGRAM