Metal Dünyası

Çelik

Demir

Maden

Alüminyum

Döküm

E-Dergi SEKTÖRLER HABERLER ÜRÜN TANITIMLARI TEKNİK YAZILAR DOSYALAR RÖPORTAJLAR BAŞARI HİKAYELERİ UZMAN GÖRÜŞÜ YAZARLAR FUARLAR ETKİNLİKLER PROFİLLER Editörden Künye YAYIN KURULU ARŞİV ABONELİK İLETİŞİM
Türki̇ye Çeli̇k Üreti̇ci̇leri̇ Derneği̇ (Tçüd) Basın Acık

İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu’nun (İmkon) 15 Ağustos 2017 Tarihli Basın Bülteni İncelenmiş, Aşağıda Yer Alan Açıklamaların Yapılması İhtiyacı Hissedilmiştir.

IMKON’un Basın Bülteni’nde, dünyada biraz artan inşaat demiri fiyatlarının, Türkiye’de daha yüksek oranda arttığı ifade edilmektedir. Bu iddia kesinlikle yanlıştır ve bu iddianın rakamlarla net bir şekilde ortaya konulması gerekmektedir. Bugün Türkiye dünyanın en düşük fiyatlı inşaat demirinin satıldığı piyasalardan birisi konumundadır. 
 
Kanaatimiz, demir çelik üretiminde özellikle hurda, kömür ve elektrot girdilerindeki artışların başta Çin olmak üzere; dünya ülkelerindeki demir fiyatlarına yansımasını fırsat bilen ülkemizdeki demir/çelik üreticileri de…” şeklindeki ifade de, sözkonusu girdilerinin fiyatlarının sanki Türkiye’de yükselmediği ve Türk üreticilerin dünyadaki yükselişleri fırsat bilerek inşaat demiri fiyatlarını yükselttikleri gibi anlamsız bir iddia ortaya atmaktadır. Oysa ki, girdi fiyatları tüm dünya piyasalarında olduğu gibi Türkiye’de de aynı oranlarda artış göstermektedir. Türkiye iç piyasasında geçerli fiyatların oluşmasında, global piyasalardaki girdi maliyetleri ve arz/talep dengesi yanında, üçüncü bir unsur olarak döviz kurları da etkili olmaktadır. 
 
İnşaat demirindeki fiyat artışları nedeniyle, inşaat sektörünün büyük bir darboğazda kaldığı hususu gerçeği ifade etmemektedir. Çelik fiyatları % 30 oranında yükselmiş olsa bile, toplam inşaat maliyeti içerisindeki inşaat demirinin payındaki artış, % 1’in altında kalmaktadır. Kaldı ki, sosyal konut için geçerli olan bu oran, metrekaresi 10.000 TL civarında olan konutlarda binde 2 seviyesine gerilemekte, lüks konutlarda ise, binde 1’in de altına düşmektedir. Başka bir ifade ile, bir bardak suda fırtına kopartılmaya çalışılmakta, çelik sektörü üzerinden inşaat sektörünün farklı alanlardaki sıkıntıları çözülmeye çalışılmaktadır. 
 
Haziran ayında olduğu gibi, içerisinde bulunduğumuz aylarda da, yurtiçi piyasada inşaat demiri arzında herhangi bir sıkıntı sözkonusu değildir. Ocak-Temmuz döneminde, inşaat demiri ihracatımız % 17 oranında düşüş göstermiş ve üretim artan oranlarda iç piyasaya yönlendirilmiştir. Ancak göstergeler, iç piyasada tüketimin daralma eğilimi gösterdiğini ortaya koymaktadır. 
 
İnşaat sektörünün, “Demirdeki KDV’nin %18’den geçici olarak da olsa sıfırlanması veya % 9’a indirilmesi ve kamu müteahhitlerinin demirdeki aşırı fiyat artışından dolayı oluşan zararlarının fiyat farkı ödenerek giderilmesi” gibi talepleri, kamu ile görüşülmesi gereken ve kontratlara dahil edilmesi gereken hususlardır. 
 
Diğer taraftan, Haziran ayındaki “İnşaat demirinde gümrük vergileri 20 puan düşürülsün, fiyatlar da aynı oranda gerileyecektir” şeklindeki iddia sonrasında vergilerin % 20 oranında düşürülmesine rağmen, fiyatlardaki artışın devam etmesinin yanılgının İMKON’u mahçup etmediği, aksine benzer taleplerin gündeme getirilmesine devam edildiği, bu defa ithalat vergilerinin sıfırlanmasının ve ihracata vergi uygulanmasının istendiği gözlenmektedir. 
Fiyatlardaki yükselişin devam etmesi, çelik fiyatlarının oluşumunda suni bir takım müdahalelerin gerçekçi olmadığını da gözler önüne sermiştir.  İhracatın olmadığı bir yerde, üretim miktarının düşmesinin fiyatları daha da arttıracağı ve Türkiye’nin cari açığını daha da büyüteceği gerçeği göz ardı edilmektedir. 
 
Hurdadan üretimin kalitesiz ve maliyetli olduğu ve demir cevherinden üretimin teşvik edilmesi yönündeki iddiaların içeriği ise, Sayın Tellioğlu’nu aşan bir konudur. Bu konu sektör kuruluşlarınca yıllardır değerlendirilmekte ve en detaylı şekilde çalışılmaktadır. Demir cevheri kullanarak üretim yapan tesislerin kapasitesi 2005 yılından bu yana 4 misli artış göstererek, 12 milyon tonun üzerine çıkmıştır. Entegre tesis yatırımları milyar dolar mertebesinde yatırımlardır. Sektör kuruluşları da bu tür çalışmalarını sürekli bir şekilde yürütmektedir ve bu da bugünün konusu değildir. Esasen cevherden üretim yapıyor olmak, daha ucuza satış yapabilmek anlamına gelmemektedir. Bugün Çin % 94 oranında demir cevherinden üretim yapıyor olmasına rağmen, iç piyasa inşaat demiri fiyatları Türkiye’nin üzerindedir. Cevherden üretilen ürünler ile, hurdadan üretilen inşaat demirinin fiyatları aynıdır. İnşaat demirinin hangi hammaddeden üretildiği, fiyatında belirleyici bir etken değildir. Çelik üretimine milyarlarca dolar yatırım yapan üreticilerimiz bunun tercihini yapabilecek kabiliyettedir. 
 
Hal böyle iken, inşaat sektörüne paydos çağrısı ciddiyetle bağdaştırılamamıştır. Girdi maliyetleri ayrı bir keyfiyettir ve dünyada belirlenen emtia fiyatlarının, ne dünya piyasalarında ne de Türkiye piyasasında yönlendirilmesi mümkün değildir. Esas olan girdi fiyatlarının maliyetlere en uygun şekilde yansıtılmasını mümkün kılacak mekanizmaların kurulmasıdır. Kamu müteahhitlerinin demirdeki fiyat artışından dolayı oluşan zararlarının fiyat farkı ödenerek giderilmesi yönündeki talepleri, konunun son 10 yıldan beri inşaat sektörünün sorunu olarak gündeme getiriliyor olmasına rağmen, inşaat sektörünün halen bu sıkıntısını dengeleyecek bir mekanizmayı kuramamış olmasından kaynaklandığını ortaya koymaktadır.
 
Kamuoyunun bilgisine saygı ile sunulur.  
 

 

Paylaş Tweet Paylaş
2505 kez okundu
En Çok Okunanlar Son Eklenenler
YAYIN AKIŞI
FACEBOOK
TWITTER
INSTAGRAM