Otomotiv endüstrisi, ihracattaki büyümesine karşın karlılık tehdidi ile mücadele ediyor. OİB Başkanı Baran Çelik, “Herkes, en azından 2025’in ikinci yarısından itibaren faizlerin inişi ile beraber kur-enflasyon arasındaki makasta bir normalleşme umudu taşıyor. Artık bardak boşalmaya başlıyor. Üretim adetleri azalıyor. Bu koşullarda işler 1 yıl daha devam edemez” uyarısında bulundu.
Türkiye’nin ihracatçı 26 mal sektörü arasında lider olan otomotiv endüstrisi, geçen yıl yüzde 6 büyümeyle 37 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Sektör, böylece son 19 yılın 18’inde lider olmayı başardı. Sektörün tek ihracatçı birliği olan Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) yönetimi, elde edilen başarılara rağmen, gelecek ile ilgili uyarılarda bulunuyor.
EKONOMİ gazetesini ziyaret eden OİB Başkanı Baran Çelik, Başkan Yardımcısı Orhan Sabuncu, Yönetim Kurulu Üyeleri Ertuğrul Tuna Arıncı, Müfit Karademirler ve Denetim Kurulu Üyesi Ömer Burhanoğlu sektöre dair önemli açıklamalar yaptı.
Finansman maliyetinin yüzde 50, kurun ise yüzde 20 arttığı bir ortamda ihracatçının para kazanma şansının olmadığını vurgulayan OİB Başkanı Baran Çelik, “Enflasyon- kur problemini yaşamıyor olsaydık geçen yıl ihracat artışımız yüzde 20’leri bulurdu. Artık bardak boşalmaya başlıyor. Bardak boşaldığında ihracatta çok daha kötü senaryo ile karşılaşabiliriz. Üretim adetleri artmıyor, aksine azalıyor. Bu koşullarda işler 1 yıl daha devam edemez” dedi.
İhracatçıları “umut” ayakta tutuyor
Otomotiv Sanayicileri Derneği’nin (OSD) verilerinde üretim hızının düştüğüne dikkat çeken Baran Çelik, “İhracatımız miktar bazında düşüyor. Geçen yıl yüzde 1’den fazla düşüş var. Ama değer bazında ise yüzde 6’lık artışımız oldu. Bunun temel nedeni adet bazındaki birim fiyatlarımızın yükselmesi. Yani büyüme anlamında potansiyelimiz daha fazlayken enflasyon-kur makasının açık olması potansiyelimizdeki köpüğü aldı” diye konuştu. İhracatçıların işlerine devam edebilmesini sağlayan temel noktanın umut olduğunun altını çizen Çelik, şöyle devam etti: “Sanayici, ihracatçı direnebildiği kadar direniyor. Herkes, en azından 2025 yılının ikinci yarısından itibaren faizlerin inişi ile beraber kur-enflasyon arasındaki makasta bir normalleşme umudu taşıyor. Biz her şeye rağmen 2025 yılı için 39 milyar dolar ihracat hedefi koyduk. Riskler ve sorunlara rağmen masada oturmaya devam edeceğiz. Otomotiv endüstrisinde büyük bir dönüşüm var. Bu dönüşümün içindeki fırsatları kaçırmamamız gerekiyor. Özellikle elektrikli araç dönüşümü, batarya teknolojileri, şarj altyapısı gibi konularda yapılması gereken yatırımlar var” açıklamasını yaptı.
Tedarik sanayisi güçleniyor
Otomotiv endüstrisinin kilogram başına ihracatı hakkında bilgi veren Baran Çelik, “Ana sanayide 12 dolar, tedarik sanayisinde 6 dolarları bulduk. Bu rakamlar son 2-3 yıldır artıyor. Sektör ortalamamız 8 dolar. Toplam ihracatımızda tedarik sanayisinin ihracatı yüzde 41,5 seviyesinde. Bu önemli bir konu. Çünkü tedarik sanayisinin ihracatı tabana daha çok yayılıyor ve son 10 yıllık süreçte yüzde 30’lu bantlardan yüzde 40’lara geldik. Tedarik sanayisi ihracatımız ne kadar güçlü olursa Türkiye’de otomotiv sanayisi de o kadar güçlü olur. Yine aftermarket ihracatında da çok büyük potansiyel var. Aftermarket tedarikçilerindeki büyüme 5 yıldır iki haneli oluyor. Bu alan, otomotiv endüstrisinin güçlü bacakların biri oldu” diye konuştu.
Firmalar ayakta kalabilmek için yurt dışına taşınacak
Son 1 yılda artan maliyetlerden dolayı firmaların para kazanamadığını aktaran OİB Başkan Yardımcısı Orhan Sabuncu ise şu bilgileri verdi: “Maliyetlerin artması ve kurun sabit kalması firmaları olumsuz etkiledi. Para kazanamamanın yanı sıra para kaybeden firmalar da var. Bir müşteriyi kazanmak için 3-5 yıl emek verdikten sonra işleri bırakamadığın gibi, işlere devam edince de zarar eder duruma gelindi. Şimdi herkes işlerini götürebildiği kadar götürmeye çalışıyor. Alternatif olarak Fas ve Romanya gibi ülkelere yatırım konuşuluyor. Özellikle tedarik sanayisinde ciddi şekilde yatırımın taşınması bile söyleniyor. Aksi halde şirketleri yaşatmak da mümkün değil. Türkiye bugüne kadar avantajlıydı. Ama bugünden sonra dezavantajlı olacağız. Onun için önümüzdeki 1-2 sene sonra tehlike büyüyecek.”
Bağlantılı işler pazarı 30 trilyon doları aştı
Artan maliyetlerin bilançoları ve öz sermayeleri olumsuz etkilendiğine değinen OİB Denetim Kurulu Üyesi Ömer Burhanlıoğlu, bu koşullarda yurt dışında yatırım yapmanın da artık kolay olmadığını ifade etti. Çinlilerin Avrupa geçişinin Türkiye üzerinden sağlanması halinde önemli bir fırsat oluşabileceğini belirten Burhanlıoğlu, şöyle devam etti: “Bir fırsat da ‘bağlantı işler’ grubunda var. Biz küresel ihracattan yüzde 1,5 pay alıyoruz. Aynı oranı bağlantılı işlerde de alsak sadece 45 milyar dolarlık ihracatı bu alanda sağlayabiliriz. Özellikle yazılım ve dijital teknolojiler üzerine öncelik vermemiz lazım.”
Sektörde yıllık ortalama işçilik ücreti Mısır’ın 10 katına çıktı
Maliyetlerin arttığını belirten OİB Yönetim Kurulu Üyesi Ertuğrul Tuna Arıncı, şunları söyledi: “Özellikle işçilik maliyetlerinde çok pahalı bir ülke konumuna geldik. Bugün mavi ve beyaz yakanın yıllık işçilik ücretleri ortalaması Türkiye’de 30 bin Euro’ya geldi. Bu ücretler Polonya’da 24 bin Euro, Macaristan 18 bin Euro, Fas’ta 6 bin Euro, Mısır’da ise 3 bin Euro. Biz neredeyse Almanya’dan sonra en pahalı ülke haline geldik. Ücretlerimiz 2021 Aralık’ta 7 bin Euro’ydu. Dolayısıyla bu şartlarda dengeyi sağlayamazsak rekabetçiliğimizi tamamen kaybedeceğiz.”
Türkiye’de işçilik maliyetlerinin çok yüksek olmasının rekabetçiliğin kaybedilmesine yol açtığını dile getiren OİB Yönetim Kurulu Üyesi Müfit Kadirler de, “Bu durum böyle devam ederse ana sanayiler özelinde yeni model getirmede Türkiye’nin tercih edileceğini zannetmiyorum. Türkiye’de mavi ve beyaz yaka olarak toplam çalışan ortalamasında bir işçinin maliyeti 2 bin 500 Euro’yu geçti” diye konuştu.
Portekiz ve İspanya kalıp üretiminde tekrar öne geçti
Türkiye’de çok çok önemli bir kalıp üretim kapasitesi olduğunu ancak Portekiz ve İspanya’nın yeniden atağa kalktığını belirten Baran Çelik, “Kalıp üretim kapasitemizi güçlendiren en önemli unsur rekabetçiliğimizdi. Haliyle Portekiz’deki, İspanya’daki bütün fabrikaları kapattık, yatırımlar Türkiye’ye geldi. Bu süreç 2005 yılında başladı, 2020’ye kadar devam etti. Bugün kapatılan o fabrikalar tek tek geri açılıyor. İspanya ve Portekiz, Türkiye’nin rekabet gücünü kaybetmesiyle rekabetçi olmaya başladı. Günün sonunda Portekiz, kalıp üretim maliyetinde bizden yarı yarıya daha ucuz. Yani, Avrupa bizden daha rekabetçi hale geldi diyebiliriz” ifadelerini kullandı.
OİB, start-up platformu için düğmeye bastı
OİB olarak 14 yıldır start-up çıkartarak yapılan işlerde fark yaratmaya çalıştıklarına vurgu yapan OİB Denetim Kurulu Üyesi Ömer Burhanlıoğlu, “Onu da bir adım öteye götürmek istiyoruz. Mentorluk ve parasal desteklerin yanı sıra startup’ları, POC dediğimiz hangi parçayı nerede kullanacakları, hangi alanlarda nasıl üretim yapacaklarına yönlendirecek bir platform kuracağız. Bu platformda kolaylaştırıcı bir eşleştirme yapacağız. Ticaret Bakanlığımızın da desteklerini almayı hedefliyoruz. Onların desteğiyle projemizi daha verimli bir şekilde hayata geçirebileceğiz” diye konuştu.