Metal Dünyası

Çelik

Demir

Maden

Alüminyum

Döküm

E-Dergi SEKTÖRLER HABERLER ÜRÜN TANITIMLARI TEKNİK YAZILAR DOSYALAR RÖPORTAJLAR BAŞARI HİKAYELERİ UZMAN GÖRÜŞÜ YAZARLAR FUARLAR ETKİNLİKLER PROFİLLER Editörden Künye YAYIN KURULU ARŞİV ABONELİK İLETİŞİM
Sarp Erol
Sarp Erol
se969@york.ac.uk
Türkiye’nin İmalat Sektöründe Doğrudan Yabancı Yatırım Çekme Performansı: Metal Alt Sektörüne Yönelik Sektör Spesifik ve Dışsal Faktörlerin Analizi

1. Giriş
Doğrudan Yabancı Yatırım, özellikle gelişmekte olan ülkelerde imalat sektörü için büyümeyi teşvik eden önemli faktörlerden biridir. Türkiye gibi ekonomilerde imalat sektörü, ülkenin Gayri Safi Yurt İçi Hasılası’na önemli katkı sağlayan sektörlerden biri olarak öne çıkmakta ve bu sektördeki firmaların yabancı yatırım çekme kapasitesi, sürdürülebilir bir büyüme için elzem bir rol oynamaktadır. Bu çalışmada, Türkiye’nin 2019-2022 yılları arasındaki DYY performansı, hem gelişmekte olan ekonomilerden olan Meksika ve Kolombiya gibi ülkelerle, hem de Avrupa Birliği üyesi Polonya, Macaristan, Çekya ve İtalya gibi ülkelerle karşılaştırılacaktır. Bu analiz, Türkiye’nin imalat sektöründe faaliyet gösteren teşebbüslerin küresel rekabet gücünü değerlendirmek ve DYY çekme potansiyelini anlamak için kapsamlı bir perspektif sunmayı amaçlamaktadır. Aynı zamanda, metal sektörünün yatırım çekme kapasitesini etkileyen dışsal faktörler ve sektörel zorluklar da detaylandırılarak, stratejik engeller ortaya konularak nasıl üstesinden gelinebileceği tartışılacaktır.

2a. Türkiye’nin 2019-2022 Dönemindeki İmalat Sektörünün DYY Performansının Ülke Karşılaştırmalı Analizi
Türkiye’nin imalat sektöründe DYY çekme performansını daha saglikli analiz edebilmek için Meksika, Kolombiya, Polonya, İtalya, Macaristan ve Çekya’yı seçmek, hem coğrafi hem de ekonomik benzerlikler nedeniyle uygun bir kıyaslama imkanı sunabilir. Meksika ve Kolombiya, Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomiler sinifinda olup düşük maliyetli işgücü acisindan küresel üretim ağlarında önemli rol oynarlar. Polonya, Macaristan ve Çekya gibi AB üyesi ülkeler hem konumlari bakimindan, hem de Türkiye’nin AB ile ticari ilişkileri ve gümrük birliği bakimindan, DYY çekme stratejilerinde izlenebilecek başarılı örneklerdir. İtalya ise gelişmiş bir sanayi ülkesi olarak Türkiye’nin imalat sektöründeki potansiyelini değerlendirmek için referans alınabilir. Bu ülkeler, hem bölgesel hem sektörel benzerlikler açısından Türkiye’nin küresel rekabet gücünü ölçmek için ideal adaylardir.

Bunlar göz önüne alındığında, Türkiye’nin 2019-2022 yılları arasındaki performansı şu şekildedir. Türkiye, DYY çekme konusunda en kötü performansını 2020 yılında yaklaşık 793 milyon dolar ile yaşamıştır. 2019-2022 yılları arasında Türkiye imalat sektörünün çektiği DYY %64 oranında artmıştır. En iyi performansını ise Türkiye, 2022 yılında göstermiştir. DYY çekme oranındaki artış bakımından 2019-2022 yıllarında Meksika ve Kolombiya, Türkiye’nin altında performans göstermiştir. Polonya, İtalya, Macaristan ve Çekya ise Türkiye’nin üstünde DYY büyümesi yakalamıştır. Bu yıllarda DYY büyümesinde en büyük artışı İtalya sağlamıştır.

 

2b. Metal Sektöründe Doğrudan Yabancı Yatırımı Etkileyen Endüstri Dışı Faktörler ve Ekonomik Sonuçları
Metal sektörünün doğrudan yabancı yatırım çekememesinin diğer önemli faktörleri, endüstri dışındaki ekonomik ve politik koşullar ile kurumların yapısından kaynaklanmaktadır. Bu durumdan kaynaklanan olumsuzluklar, yabancı yatırımcıların sektöre olan ilgisini sınırlamaktadır. Bu başlık altında, endüstri dışı sorunlar kapsamlı bir şekilde ele alınacak ve bu sorunların doğrudan yabancı yatırım çekme üzerindeki etkileri tartışılacaktır. Endüstri dışı sorunların doğrudan yabancı yatırım üzerindeki etkisini daha iyi anlamak için, Wilhelms ve Witter, 1978-1995 yılları arasında 67 gelişmekte olan ülkeyi analiz etmiş ve bu ülkelerin doğrudan yabancı yatırım çekmesini sağlayan faktörlerin neler olduğunu anlamaya çalışmışlardır. Bu modeldeki bağımsız değişkenler Hükümet Uygunluğu, Piyasa Uygunluğu, Eğitim Uygunluğu ve Sosyo-Kültürel Uygunluktur. Bağımlı değişken ise doğrudan yabancı yatırımdır . Hükümet Uygunluğunun alt göstergeleri Ekonomik Açıklık Endeksi, Hukuki ve İdari Tarafsızlık ve Şeffaflıktır. Piyasa Uygunluğunun alt göstergeleri Enerji Altyapısı, Kredi Mevcudiyeti, Vergi Gelirleri, Ticaret Hacmi, Kentsel Nüfus Oranı, Toplam Nüfus ve Kişi Başına Düşen GSYİH’dir. Eğitim Uygunluğunun alt göstergesi İlkokul Kayıt Oranıdır. Sosyo-Kültürel Uygunluğun alt göstergeleri ise Bölgesel Kukla Değişkenleri ve Zaman Kukla Değişkenleridir.

 

Ekonomik açıklığın Doğrudan Yabancı Yatırım üzerinde pozitif ve güçlü bir etkisi olduğu tespit edilmiştir. Özellikle serbest piyasa politikalarına sahip ülkelerde, ticaret ve döviz kuru üzerindeki devlet müdahalelerinin az olması, Doğrudan Yabancı Yatırım girişlerini artırmaktadır. Bu durum, yabancı yatırımcıların serbest ticaret ve açık piyasa politikalarına sahip ülkelere daha fazla yatırım yapma eğiliminde olduklarını göstermektedir.
Hukukun üstünlüğü ve yasal sistemin güvenilirliği de Doğrudan Yabancı Yatırım üzerinde olumlu bir etkiye sahiptir. Yüksek yasal tarafsızlık, yatırımcıların mülkiyet haklarını güvence altına alarak yatırım yapmalarını teşvik eder. Aynı şekilde, şeffaflığın yüksek olduğu, yani yolsuzluğun düşük seviyelerde olduğu ülkeler de daha fazla Doğrudan Yabancı Yatırım çekmektedir. Yolsuzluk, Doğrudan Yabancı Yatırım üzerinde negatif bir etkiye sahiptir çünkü yatırımcılar, yolsuzluğun yaygın olduğu ülkelerde iş yapmayı daha riskli bulurlar.

 

Kişi başına düşen GSYİH’nin Doğrudan Yabancı Yatırım ile pozitif bir ilişkisi vardır. Gelir düzeyi yüksek olan ülkeler, yatırımcılar için daha cazip hale gelir çünkü bu ülkeler daha yüksek kâr potansiyeline sahiptir ve yatırımcıların ürün ve hizmetlerine daha fazla talep sunma kapasitesine sahiptir. Ticaret hacmi ile Doğrudan Yabancı Yatırım arasında da pozitif bir ilişki bulunmaktadır. Yüksek ticaret hacmi, düşük ticaret engellerine işaret eder ve bu da bir ülkenin Doğrudan Yabancı Yatırım çekme kapasitesini artırır.

 

Yüksek vergi oranlarının Doğrudan Yabancı Yatırım üzerinde negatif bir etkisi olduğu saptanmıştır. Gelişmekte olan ülkelerdeki yüksek vergi oranları, yabancı yatırımcılar için ek maliyetler yaratır ve bu da kârlılıklarını düşürerek Doğrudan Yabancı Yatırım çekme performansını olumsuz etkiler. Kredi mevcudiyeti ise Doğrudan Yabancı Yatırım üzerinde pozitif bir etkiye sahiptir. Finansal aracılığın güçlü olduğu ve krediye erişimin kolay olduğu ülkelerde yatırımcılar daha fazla yatırım yapma eğilimindedir, bu da ekonomik büyümeyi teşvik ederek Doğrudan Yabancı Yatırım girişlerini artırır.

 

Enerji altyapısının gelişmişliği de Doğrudan Yabancı Yatırım üzerinde pozitif bir etkiye sahiptir. Geniş enerji kaynaklarına sahip olan ülkeler, yabancı yatırımcılar için daha cazip hale gelir çünkü bu kaynaklar, üretim maliyetlerini düşürme açısından büyük önem taşır. Eğitim seviyesi yüksek ülkeler, daha fazla Doğrudan Yabancı Yatırım çekmektedir. Eğitimli iş gücüne sahip olmak, yatırımcıların nitelikli iş gücüne erişimini kolaylaştırır ve yatırımların daha verimli olmasına olanak tanır.

 

Bölgesel kukla değişkenler, Doğrudan Yabancı Yatırım girişlerini açıklama konusunda önemli bir rol oynar. Farklı bölgelerin sosyo-kültürel yapıları, yabancı yatırımcılar için kritik öneme sahiptir. Örneğin, Doğu Asya gibi bölgeler, yatırımcı dostu sosyo-kültürel yapıları sayesinde Doğrudan Yabancı Yatırım ile pozitif bir ilişkiye sahiptir. Ancak, Sahra Altı Afrika ülkeleri Doğrudan Yabancı Yatırım çekme konusunda daha riskli görülmekte ve bu nedenle Doğrudan Yabancı Yatırım ile negatif bir ilişki göstermektedir. (Wilhelms ve Witter, 1998)

 

2c. FDI’nin Metal Sektöründe Üretkenlik Üzerindeki Kısa ve Uzun Vadeli Etkileri: Rusya ve Çin Örnekleri Üzerinden Ampirik Bulgular
İnsani Gelişme Endeksi (HDI), bir ülkenin temel insani gelişim alanlarındaki ilerlemesini, yani uzun ve sağlıklı bir yaşam sürmek, eğitim edinmek ve yeterli bir yaşam standardına sahip olmak gibi konularda özet bir ölçüm sunar. HDI, bu üç ana alan için standartlaştırılmış değerlerin geometrik ortalamasıyla hesaplanır. Sağlık boyutu, doğumda beklenen yaşam süresi ile değerlendirilirken, eğitim bileşeni, 25 yaş ve üstü bireylerin ortalama eğitim süresi ve okul çağına gelen çocukların beklenen eğitim süresi ile ölçülür. Yaşam standardı ise kişi başına düşen gayrisafi milli gelir ile değerlendirilir. UNDP (2024) Türkiye’nin İGE skoru 0.855 iken Rusya’nın 0.821 bu alanda Rusya’ya ve Türkiye’nin beşeri sermayesi yakın diyebiliriz. Bu hususta sektörler arasında istihdam edilen çalışanların da beşeri sermayesinin birbirinden çok farklı olmayacağını da eklemekte fayda var. Bunlar denildikten sonra Rusya’da yapılan bu çalışma, Türkiye’de imalat sektörünü anlamak için faydalı bir analiz olacaktır.

 

Bu ekonometrik modeldeki bağımlı değişken, I firmasının t zamanındaki geliridir. Bunu açıklayan bağımsız değişkenler sırasıyla DYY, sermaye ve malzeme kullanımıdır. Bunların büyüklüğü sırasıyla -0.38, 0.15 ve 9.48’dir. Yani, DYY’nin 1000 ruble artışı, I firmasının gelirini 380 ruble azaltmaktadır. Yine bu modele göre, sermaye miktarındaki her 1000 rublelik artış, firmanın gelirinde 150 rublelik bir artış yaratmaktadır. Malzeme kullanımının firmanın gelirine etkisine bakıldığında, her 1000 rublelik artışın firmanın gelirine 9480 rublelik bir artış sağladığı görülmektedir. R kare değeri 0.88’dir, bu da modeldeki bağımsız değişkenlerin bağımlı değişkendeki varyasyonun %88’ini açıkladığı anlamına gelir ki, bu da modelde ihmal edilen bir değişken olmadığını gösterebilir, zira R kare skoru yüksektir. Bu büyüklüklerin istatistiksel olarak anlamlı olup olmadığına bakıldığında, DYY %10 düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı, hem sermaye hem de malzeme kullanımı ise %1 düzeyinde istatistiksel olarak anlamlıdır. Model log-log olarak kurulmuştur, yani bağımsız değişkenin yüzde değişiminin bağımlı değişken üzerindeki yüzde değişimini anlamamıza olanak sağlar. Fonksiyonel form yanlış belirtimi sınırlamalar içinde belirtilmediğinden, bu önerilen fonksiyonel form yani log-log modeli geçerli olarak kabul edilebilir.

 

DYY’nin firmaların karında olumsuz etki yaratmasının sebebi yerel firmaların yeterli teknolojik altyapıya, hem fiziksel hem de çalışan açısından, sahip olmamasından kaynaklanıyor olabilir. Yeterince gelişmemiş teknoloji, firmaların DYY’den tam anlamıyla fayda sağlamasını engelleyebilir. DYY’nin getireceği yeni sermaye, teknolojik yenilikler ve modern üretim pratiklerinin bilinmemesi eksikliği nedeniyle bu firmalar tarafından DYY etkili bir şekilde kullanılamayabilir. Aynı zamanda yabancı yatırımcılar, yerel firmaların teknolojiye dayalı altyapılarının eksikliğini gördüğünde, uzun vadeli stratejik yatırımlar yapmaktan kaçınabilir. Bir diğer sorun ise yabancı doğrudan yatırımlar genellikle uluslararası şirketlerin şubelerinin kurulması yoluyla gerçekleşmektedir, bu da demir çelik sektöründe rekabet eden firmaların rekabet gücünü daha da azaltmaktadır. Çünkü bu firmalar hem kalifiye iş gücünü yerli firmalardan kendilerine çekeceklerdir ve bunlar büyük firmalar olduğundan dolayı ölçek ekonomilerinden ve teknolojiyi iyi kullanmalarından daha düşük maliyetle diğer yerli firmaların ürettiği ürünleri üretebileceklerdir. (Oleg Bazhenov, Ilyina ve Oykher, 2020)

 

1998-2001 yılları arasında Çin’de imalat sektöründe yapılan araştırmaya göre DYY’nin kısa dönemdeki etkileri üstteki araştırmayla benzerlik gösteriyor ama uzun dönemde yerel firmaların teknoloji transferi ile daha üretken olacağını ortaya koyuyor. Yapılan ekonometrik analizler sonucunda DYY’nin kısa vadede yerel firmaların üretkenlik seviyesini olumsuz etkilediği bulunmuştur. Bu olumsuz etkinin başlıca sebebi, sektör içindeki teknoloji transferinin ve öğrenme sürecinin maliyetli ve zaman alıcı olmasıdır. FDI_sektör değişkeni DYY’nin firmaların üretkenlik seviyesine olan kısa vadeli etkisini ölçer. Bu değişkenin etkisi negatif olup, üretkenliğe etkisi -0.00116 olarak bulunmuştur. Bunun anlamı şudur, sektördeki DYY oranı %10 arttığında, yerli firmaların üretkenlik seviyesinin yaklaşık %1.16 oranında düşmektedir. Uzun vadedeki etkisine bakıldığında ise DYY’nin yerli firmaların üretkenlik artış oranını olumlu etkilediği bulunmuştur. Modelde bu ilişkiyi açıklayan bağımsız değişken Zaman * FDI_sektör değişkenidir ve bu değişken DYY’nin firmaların üretkenlik artış oranına olan uzun vadeli etkisini ifade eder. Bu değişkenin katsayısı 0.000374 olarak rapor edilmiştir. Bu, uzun vadede DYY’nin sektördeki firmaların üretkenlik artış hızını %0.374 puan artırdığını gösterir. Sonuç olarak, DYY’nin başlangıçtaki üretkenlik kaybı uzun vadede sektör içindeki teknoloji yayılımları ve bu yeni teknolojiyi öğrenme süreci sayesinde firmalar daha yüksek bir üretkenlik seviyesine ulaşır. (Liu, 2008)

 

3. DYY Çekmede Firmaların Karşılaştığı Zorluklar ve Bu Zorlukların Üstesinden Gelme Stratejileri
Bu çerçevede, Türkiye’nin imalat sektöründe faaliyet gösteren firmalar için DYY çekme potansiyeli son yıllarda artış göstermiş olsa da, bu başarıyı sürdürülebilir kılmak için firma bazında alınması gereken birçok yaptırım vardır. Metal sektöründeki firmalar özelinde, düşük teknolojik altyapı ve rekabet gücü eksiklikleri gibi sektörel sorunlar, yabancı yatırımların etkili bir şekilde kullanılamamasına sebebiyet verebilir. Bu yüzden iş gücünün değişen teknolojik değişimlere adapte olup doğrudan yabancı yatırımdan firmaların en verimli şekilde faydalanması için iş başında eğitim verilmesi gibi hamlelerle üstesinden gelinebilir. Diğer taraftan, dışsal faktörler, özellikle ekonomik istikrar ve hukuki şeffaflık, yatırımcıların Türkiye’de uzun vadeli stratejik yatırımlar yapma kararına etken olabilir. Bu çalışmada ele alınan ülke karşılaştırmaları, Türkiye’nin bu zorlukları aşarak, hem teknoloji transferini destekleyerek hem de firmalarının rekabet gücünü artırarak, DYY’den daha fazla fayda sağlayabileceğini göstermektedir. Metal sektörü gibi stratejik öneme sahip alanlarda, doğru politikaların uygulanması durumunda Türkiye, yabancı yatırımcılar için cazip bir pazar haline gelebilir ve küresel rekabet gücünü artırabilir.

 

Kaynakça:

1. Wilhelms, S. and Witter, M. (1998). FOREIGN DIRECT INVESTMENT AND ITS DETERMINANTS IN EMERGING ECONOMIES. United States Agency for International Development Bureau for Africa Office of Sustainable Development.
2. Oleg Bazhenov, Ilyina, A. and Oykher, A. (2020). Foreign Direct Investment as a Factor of Iron and Steel Industry Development in Russia. Advances in Economics, Business and Management Research, 139.
3. Liu, Z. (2008). Foreign direct investment and technology spillovers: Theory and evidence. Journal of Development Economics, 85, pp.176–193.
4. hdr.undp.org. (2024b). Specific country data. [online] Available at: https://hdr.undp.org/data-center/specific-country-data#/countries/TUR.

Paylaş Tweet Paylaş
85 kez okundu
SEKTÖREL HABERLER
Otomotiv Görünümü 2040: Çin Otomobil Endüstrisi Yükselişte, Ancak Avrupa Bir Dönüşüm Sağlayabilir
Otomotiv endüstrisi temel bir değişimle karşı karşıya: elektromobilite önem kazanıyor, bölgesel pazarlar farklı şekilde gelişiyor ve Çinli üreticiler daha büyük bir rol üstlenebilir. Rekabet güc& DEVAMI...
ŞA-RA Enerji ve Çukurova Üniversitesi’den Öğrencilere Uygulamalı Eğitim Fırsatı
ŞA-RA Enerji ve Çukurova Üniversitesi Adana Organize Sanayi Bölgesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu arasında yapılan iş birliği ile öğrencilerin sektör deneyimini üniversite eğitimiyle buluşturacakları DEVAMI...
Hexagon 25 Yıllık İş Ortağı SEAT S.A. ile Stratejik İş Birliği Anlaşması İmzaladı
Sensör, yazılım ve otonom teknolojileri bir araya getiren dijital gerçeklik çözümlerinde dünya lideri Hexagon, otomotiv üreticisi SEAT S.A. ile 25 yıllık ortaklığını Manufacturing Intelligence böl&u DEVAMI...
Siber Casusluk Arka Kapıdan Devam Ediyor
Siber güvenlik şirketi ESET, Linux arka kapısı WolfsBane’in birden fazla örneğini tespit ederek bunu Çin’e bağlı bir gelişmiş kalıcı tehdit (APT)  grubu olan Gelsemium’a atfetti. Keşfedilen arka kapılar DEVAMI...
ESET Research Linux için ilk UEFI Bootkit’ini Keşfetti: Linux Kullanıcıları Hedefte
Siber güvenlik şirketi ESET, Linux sistemleri için tasarlanan ve yaratıcıları tarafından Bootkitty olarak adlandırılan ilk UEFI bootkit’ini keşfetti. Bu keşif UEFI önyükleme kitlerinin artık yalnızca Windows sistem DEVAMI...
Tosyalı Holding’den Büyük Hamle! Dev Rakibini Satın Aldı
Tosyalı Holding, metalurji sektöründe önemli bir hamle yaptı. Tosyalı Metalurji, sektördeki en büyük rakiplerinden Baştuğ Metalurji’yi satın alarak, yıllık sıvı çelik üretim kapasitesini 8 milyo DEVAMI...
Endüstrinin Geleceği: Yükselişte Olan İnsan Makineler
Yönetim danışmanlığı şirketi Horváth’tan Tobias Bock   İnsansı robotların üretim süreçlerine esnek bir şekilde entegre edilebileceğini vurguluyor. İnsansı robotların yakın zamandaki atılımının te DEVAMI...
Türkiye Çelik Üreticileri Derneği Değerlendirme
ÇELİK ÜRETİMİ  2024 yılının Ekim ayında Türkiye’nin ham çelik üretimi, geçen yılın aynı ayına göre %0,7 artışla 3 milyon tona yükseldi. Ocak-Ekim döneminde ise üretim %12,4 oran DEVAMI...
İlk 10 Ayda Otomotiv İhracatı 30 Milyar Doları Aştı!
Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) 2024 yılının ilk 10 aylık dönemine ilişkin verileri açıkladı. Geçen yılın aynı dönemine göre toplam üretim yüzde 7 gerileyerek 1 milyon 122 bin 567 adet olarak gerçek DEVAMI...
2024 OSD Tedarik Başarı Ödülleri Sahiplerini Buldu!
Otomotiv tedarik sanayisinin başarılı kuruluşlarının ödüllendirildiği 2024 Yılı OSD Tedarik Sanayi Başarı Ödülleri Töreni düzenlendi. Etkinlikte OSD üyelerinin kalite anlayışı, teslimat güvenirliği, tek DEVAMI...
En Çok Okunanlar Son Eklenenler
Döküm Demir / Çelik Otomotiv Sanayi
YAYIN AKIŞI
FACEBOOK
TWITTER
INSTAGRAM