Bu sayımızda Türk döküm sanayisinde uzun yıllar üretim kısmında hizmet vermiş ve daha sonra yine döküm ve ısıl işlem sektörüne projeler ve imalat ocakları üreten Inductotherm A.Ş.’de INDÜKSİYON ISITMA SİSTEMLERİ Satış Müdürü Sabahattin Özen ile röportaj gerçekleştirdik.
Sayın Sabahattin Bey bize kendinizi anlatır mısınız?
Öncelikle okuyucularınızın yeni yılını kutlar, barış içinde sağlıklı ve başarılı geçmesini dilerim. Kendimden bahsetmem gerekirse Metalurji Mühendisiyim. 1995 yılında İTÜ Kimya-Metalurji Fakültesi Metalurji Mühendisliği bölümünden mezun oldum. Mezun olmadan başladığım TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası İstanbul Şube müdürlüğü görevine 2 yıl devam ettim. Oda ortamındaki sohbetlerden etkilenerek, sektörde fiilen mühendislik yapmak amacıyla Sarkuysan A.Ş.’de Dökümhane Mühendisi olarak 1997 yılından 2000 yılına kadar çalıştım. 2000 yılında, şu anda çalışmakta olduğum indüksiyon sektörüne adım attım. Önce İtalyan CEIA firmasının temsilciliğini yapan Teknik Döküm A.Ş.’de satış mühendisi olarak, 2003 yılından itibaren de Inductotherm A.Ş.’de INDÜKSİYON ISITMA SİSTEMLERİ Satış Müdürü olarak çalışmaktayım.
Uzun yıllar dövme, boru ve ısıl işlem sanayisine hizmet veren birisi olarak bu sektörleri tarihsel olarak değerlendirir misiniz?
Yaklaşık 28 yıldır sektördeyim ve 23 yıldır da indüksiyon sistemleri üzerine çalışmaktayım. İlk yıllardaki farklı sektör tecrübelerimi saymazsak, uzun zamandır dövme, ısıl işlem ve boru sektörünün gelişimini yakından takip etmekteyim.
Dövme çok genel bir ifade, hatta google aramalarında başka anlamlara da gelmekte. Bizim buradaki kast ettiğimiz metal dövme ve özellikle çelik ve Alüminyum dövme sektörü. Bu sektör ağırlıklı olarak otomotiv ve yan sanayisine hizmet etmekte olup diğer sektörlere de çalışmaktadır. Başlıcalarını makine, demiryolları, tarım makinaları, inşaat, elektrik vs. sayabiliriz. 2000’li yılların başında, bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az olan çelik dövme firması sayısı, şu anda 100’lerle ifade edilecek şekildedir. Başlarda küçük sanayi sitelerinde, bir veya iki adet friksiyon/eksantrik preslerle dövme yapan firmalar, şu anda organize sanayilerde, geniş alanlarda, özellikle son dönemde yaygınlaşan Maxi preslerle çok yüksek kapasitelerde dövme yapıyorlar. Bunun dışındaki demir-dışı dövme uygulamalarında başı pirinç dövme çekmektedir ki bu alanda çok fazla indüksiyon kullanılmadığı için sayıları hakkında bir şey söyleyemiyorum, ama son dönemde özellikle otomotiv sektöründe Alüminyum dövme parçalarının ağırlığı artmakta ve sektörde bu alan büyümektedir.
Bu işe girdiğim ilk dönemlerde büyük dövmeciler dışında indüksiyon ısıtma çok kullanılmıyordu, gaz/yanık yağ/motorin v.b. ile çalışan ısıtma fırınları kullanılmaktaydı. Çünkü indüksiyon yatırım maliyeti çok yüksekti, yerli imalat yoktu, bu sistemlerin hepsi ya yüksek maliyetlerle sıfır ya da 2.el olarak Avrupa’dan getiriliyordu. Bizimle beraber rakiplerimizin imalata başlaması sonrasında İndüksiyon ısıtmanın avantajlarından dolayı ve bazı müşteri şartnameleri nedeniyle son 15 yıldır nerdeyse indüksiyonu olmayan dövme firması kalmadı. Bu süreçte sadece firmamız 500’den fazla indüksiyon ısıtma sistemini üretip devreye almıştır.
Isıl işlem sektörü bildiğiniz gibi çok geniş bir yelpazede hizmet vermektedir, ama ağırlıklı olarak tuz banyosu, atmosfer kontrollü fırınlar, vakum v.b. gibi ürünler kullanılır. Yine bu işe başladığım dönemlerde indüksiyon sertleştirme işlemi yapan ticari ısıl işlem firmaları çok yaygın değildi. Özellikle bu hizmeti veren belli başlı firmalar vardı, bu firmalar da genellikle 2.el ürünler kullanmaktaydı. Dövmecilerde olduğu gibi bu sistemler de yurtdışından alınmış 2.el ürünlerdi. O günden bugüne öncelikle tuz banyosu sayısı azaldı, çevresel faktörler nedeniyle daha temiz olan atmosfer kontrollü fırınlar ve vakum fırını sayıları arttı. Önceden sadece yurtdışından getirilen bu fırınlar, yerli olarak üretilmeye başlandı. Bununla birlikte ticari ısıl işlem firmaları içinde indüksiyon sertleştirme işi yapanların sayısı ve kapasiteleri arttı. Artık 2.el tezgah yerine, sorun yaşamayacakları yeni tezgahlar almaya başladılar. Ticari ısıl işlem firmalarına iş veren, ama kapasite artışından dolayı bünyelerine indüksiyon sertleştirme sistemlerini alan firmaların da sayısı bu dönemde ciddi seviyede arttı.
Gördüğünüz üzere bu sektörde son yıllarda hızlı bir büyüme gerçekleşti ve Sn.Kenan Anıl Bey’in de katkıları ile dernekleşmeye gidildi. Son 3 dönemde yönetimde ve Başkan Yardımcılığı görevinde bulunduğum MISAD (Metal Isıl İşlem Sanayiciler Derneği) sektörün sorunlarını gidermenin yollarını aramanın yanında, sosyalleşmesi için de güzel faaliyetler gerçekleştirmektedir.
Boru sektörü ise son yıllarda hızlı bir büyüme kat etmektedir. Bildiğiniz gibi Boru sektöründe ülkemiz Avrupa’nın en büyük üreticisidir, otomotiv başta olmak üzere üstyapı ve altyapı tüm inşaat, makine, tarım vs. birçok sektörün temel girdisini oluşturmaktadır. Kaplama, boya, ısıl işlem vb. gibi sektörün belli başlı uygulamaları ile başladığımız sektörde kardeş firmamız Thermatool indüksiyon kaynak sistemlerinin servis ve yedek parça satışları ile özellikle boru kaynak grubunda da yer almaya başlıyoruz.
Inductotherm Türkiye olarak firmanızdan, ürün ve hizmet çeşitliliğinizden bahseder misiniz?
Inductotherm Türkiye, merkezi ABD’de bulunan Inductotherm Grubuna bağlı, indüksiyon ergitme ve ısıtma sistemleri lider üretici firmasıdır. Inductotherm Group, bünyesinde 42 firmayı barındıran, 5.000.’den fazla çalışanı olan ve 20 ülkeye yayılmış global şirketler grubudur. INDUCTOTHERM tam 70 yıl önce, kurucumuz Henry Rowan tarafından, klasik Amerikan şirket başlangıçları gibi, evinin garajında ürettiği ilk indüksiyon ergitme ocağı ile başlayan ve şu anda dünya çapında çalışan 50.000.’den fazla indüksiyon sistemiyle bu pazarın % 50 den fazlasını elinde bulunduran lider firma durumuna gelmiştir. Grup firmaları genel olarak 4 alanda toplanabilir: ergitme, ısıtma, vakum ve boru kaynak; Ergitme bölümü Inductotherm, ısıtma bölümü Inductoheat, vakum bölümü Consarc ve kaynak bölümüz ise Thermatool adı altında üretim yapmaktadır.
Inductotherm Türkiye ise 1990 yılında, şu an bulunduğu Gebze tesislerinde kurulmuştur. İlk dönemde indüksiyon ergitme ocaklarına servis hizmeti veren firmamız, 1994 yılında ergitme ocak imalatına başlamıştır. 2002 yılına kadar ağırlıklı olarak ergitme sistemleri konusunda çalışan Inductotherm Türkiye, bu yıl Inductoheat ürünlerinin satış ve servis hizmetini vermeye başlamıştır. 2001 krizi nedeniyle rekabet koşullarının kızgınlaştığı bu dönemde, maliyetleri aşağı çekebilmek için yerli imalatı arttırarak, daha önce kardeş firmalardan getirdiği güç ünitelerini ve ısıtma sistemlerini bünyesinde üretmeye başlamıştır. Yaklaşık 20 yıldır sistemlerimiz ortalama %70-80 yerlilik oranı ile tesisimizde üretilmektedir. Hem ergitme ocakları hem de ısıtma sistemleri için yıllık 70-80 sistem üretim kapasitemiz mevcuttur.
Ayrıca bir önceki soruda bahsettiğim üzere, bu sene başından itibaren, grup firmalarından Thermatool ürünlerinin servis ve yedek parça satış hizmetine başlamış bulunmaktayız. Bu alanda uzun yıllardır çalışmakta olan temsilci firmamızla birlikte yeni başarılara imza atacağımızı düşünüyoruz.
Türkiye’de imalat sanayisinin büyüme oranlarına bağlı olarak üretim kapasitemiz sürekli artış eğilimindedir. Özellikle pandemi sonrası son yıl yaşanan ihracata dayalı üretim artışları firmamızın da büyümesine ve kapasitesini arttırmasına sebep olmuştur. Bununla birlikte çevre ülkelere yaptığımız ihracatlar da kapasitemizi olumlu yönde etkilemiştir. Hali hazırda toplam 110 personeli ile, sektörünün lideri konumunda bir firma olarak döküm, dövme, ısıl işlem ve boru sanayine hizmet etmekteyiz.
Inductotherm Türkiye olarak yatırımlarınızdan bahseder misiniz? Yeni projeniz var mı?
2020 yılının başında tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 virüsü ile hem bireysel yaşamımızda hem de şirketlerin çalışmalarında birçok değişiklikler oluştu. Uzaktan toplantılar, evden çalışma vb. yenilikler hayatımıza girdi, yaklaşık 2 yıl süren pandemi sürecinde azalan tüketim ve yavaşlayan ekonomi ile birlikte geçen senenin başlarından itibaren oluşan talep patlaması ile müthiş bir 2022 yılı geçirdik. 1990 yılında kurulmuş olan şirketimizin en yüksek cirolara ve çalışan sayısına ulaştığı bir dönem oldu. Bir önceki yıla göre müşterilerin talepleri 2 kat arttı, bundan dolayı şu an buraya da sığamaz olduk. Ayrıca ihracatımızda da yüksek artışlar gerçekleşti. Yeni bir arsa aldık. Mevcut 4.500 m2 kapalı alanımızı 15.000 m2’lere çıkaracağız. Bu yatırımı kendi öz kaynaklarımızla yapıyoruz. 2024 yılında yine Gebze’deki yeni fabrikamıza taşınmış olacağız.
Firmanızı sektördeki rakiplerinizden ayıran özellikler nelerdir?
En önemli özelliğimiz, bizi tüm rakiplerimizden ayıran “teknolojimizdir”. Kurucumuz Henry Rowan’ın geliştirmiş olduğu “seri devreli inverter” ile hem ergitme hem ısıtma hem de diğer alanlarda müşterilerimize dünyanın en verimli sistemlerini üretiyoruz. Bu da bizi pazarın “lideri” konumuna yükseltmektedir.
Enerjinin özellikle bu günlerde artan maliyeti nedeniyle enerji kayıpları çok daha önemli hale gelmiştir. Bildiğiniz gibi artık fosil yakıtların ömrünün azalması nedeniyle alternatif enerji kaynakları araştırılmakta, “Yeşil Enerji” ve “Sıfır Karbon” stratejileri ile hibrid ve elektrikli araçlar yollara çıkmakta ve evlerimize gelen enerjideki kayıpların azaltılması için önlemler alınmaktadır. Dünyamızın geleceği için firmamız da kendi üzerine düşen sorumlulukla, üretilen enerjiyi en verimli şekilde kullanan ürünler üretmektedir. Bizim gibi rakiplerimizin de bu konuya dikkat edeceğini düşünüyoruz.
Ayrıca belirtmek gerekirse Metalurji sektöründe Türkiye’de yatırım yapmış olan ilk yabancı şirketiz. Bunun için sektörde çok özel bir yeri var Inductotherm Türkiye’nin. Lider firma olarak yüksek kalitemiz, hızlı servisimiz ve yedek parça stoğumuz ile “durmayan ve devamlı üreten” bir Türkiye için çalışmaktayız.
Firmanızın sahip olduğu standartlar nelerdir? Ürün temininde ki çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Şirketimiz uzun yıllardır TSE tarafından onaylı ISO-9000 kalite standardı ve CE belgesi ile üretim yapmaktadır. Üretim sürecinde ihtiyacımız olan malzemelerin fiyatlarında %50-100 artışlar gerçekleşti. Bazen de malzemeleri teslim süreleri çok uzadı. Bu sebeplerle piyasadan malzeme bulmak da sorun olmaya başladı. Biz de bundan dolayı stoklarımızı arttırmaya başladık ve müşterilerimize verdiğimiz sözü yerine getirdik. Önümüzdeki yıllarda da yeni fabrikamızda ve artan kapasitemizle, kalitemiz ve teknolojik avantajlarımızla üretmeye devam edeceğiz.
Uluslararası arenada Türk İndüksiyon Sistemleri sektörünün yeri nerede sizce nerede olmalıdır?
Pandemiden önce genellikle her yıl grup firmaları olarak bir araya gelirdik. Bu toplantılarda tüm firmalar kendi pazarlarındaki koşulları anlatırken özellikle dikkatimizi çeken konu, ülkemizin Çin ve Hindistan’dan sonra rekabet koşullarının en yüksek olduğu ülkelerden birisi olmasıdır. Bu da gösteriyor ki yerli rakiplerimiz çok başarılılar. 4-5 yıl önce kurulan firmalar bile bugün dünyaya satış yapıyorlar. Avrupa fuarlarında yerli rakiplerimizin yıldan yıla artması da dünyada belli bir yerde olduklarını göstermektedir.
Sabahattin bey, yıllarca TMMOB Metalurji Mühendisleri Odasında görev yapan biri olarak Odanızı ve Metalurji sektörünü değerlendirir misiniz?
28 yıllık meslek hayatımın temel yapıtaşı Oda’da edindiğim bilgi, tecrübe ve çevredir. Bunu her ortamda dile getiriyorum. Bu nedenle Oda çalışmalarına her zaman önem verdim. Elimden geldiğince katkı sunmaya çalıştım ve çalışmaya da devam edeceğim. Son olarak geçen sene yapılan Uluslararası Boğaziçi Isıl İşlem Sempozyum Yürütme Kurulunda yer aldım.
Metalurji sektörünün 90’lı yıllardan bu günlere kadar geçirdiği ivmeyi içinde yaşayarak gördük. Metalurji mühendisi meslektaşlarımız, 4 fakülte ile başlayan şu anda 70’den fazla fakülte ile mezun vermeye devam eden sektörü bu seviyelere getirdi, ancak sektörümüz teknolojisini çok geliştirmeden ucuz işçilikle üretim yapmaya devam ediyor. Son yıllarda Avrupa’nın Çin’i olmaya doğru gidiyoruz. Bizim ucuz iş gücü ile yükte ağır ürünler yerine pahada ağır ürünler üretip satmamız lazım. Ucuz işçilik adı altında yabancı göçmenleri çalıştırarak bir yerlere gelemeyiz. Daha yüksek teknolojik ürünler üretmeliyiz. Çimento ve inşaat demiri üreterek, beton dökerek değil makine, malzeme, yazılım vb teknoloji üreterek büyümeliyiz.
MISAD gibi sivil toplum örgütünde görevleriniz var, bize bu konu ile ilgili değerlendirme yapar mısınız?
Evet, son 3 dönem, çalıştığım firmamı temsilen MISAD Yönetim Kurulu’nda yer aldım. 2 dönemdir de Başkan Yardımcısı ve Genel Sekreter olarak görev yapmaktayım. Bu dönemin sonunda da yeni arkadaşlara görevi teslim etmeyi planlıyorum.
Sektör derneklerinin çalışmalarını uzun yıllardır takip ediyordum. Tüdöksad başta olmak üzere tüm dernek çalışmalarına destek olmaya çalıştım. Yaklaşık 6 yıl önce yapılan Misad Genel Kurulunda yedek YK üyesi olarak başladım ve ondan sonra YK çalışmalarına aktif olarak katıldım. Bu süreçte yurtdışı gezileri, eğitim çalışmaları vb. çalışmalarda yer aldıktan sonra sempozyum için Misad ve Oda çalışmalarının ortak zeminde yürütülmesi gerektiğini düşünerek çalışmalar yaptık ve başarılı bir şekilde bunu gerçekleştirdik. Bu iş birliği ile geçen sene BHTS 2022 Uluslararası Boğaziçi Isıl İşlem sempozyumu organize edildi ve sektör tarafından çok başarılı bulundu. Bu sempozyumun önümüzdeki senelerde büyüyerek devam edeceğine inanıyorum.