AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NİN TARİHİNDEKİ BAZI OLAYLAR, ÜZERLERİNDEN 100 YIL GEÇMESİNE RAĞMEN HALEN GÜNCELLİKLERİNİ KORUMAKTADIR. ÖRNEĞİN 1915 YILININ OCAK AYINDA COLORADO’DA, DÜNYACA ÜNLÜ ROCKY DAĞI ULUSAL PARKI KURULMUŞ VE AYNI YILIN ARALIK AYINDAYSA FRANK SİNATRA DOĞMUŞTUR. BU HER İKİ OLAYIN ARASINDA – 21 MAYISTA – İSE HAROLD IPSEN (RESİM 1) DÜNYAYA GELMİŞTİR. HAROLD IPSEN’İN BÜYÜK BİR SANATÇIDAN ÇOK BİR TEKNİKER VE MUCİT OLACAĞI ÖNCEDEN BELLİYDİ. İŞTE BU MUCİT DE FRANK SİNATRA’NIN “MY WAY” ADLI ŞARKISINDA SÖYLEDİĞİ GİBİ, TAMAMEN KENDİNE ÖZGÜ VE AYNI ZAMANDA MİLYONLARCA İNSANIN DA HAYATINI DEĞİŞTİRECEK OLAN BİR YOL SEÇER.
Harold Ipsen 1943 yılında bir ticari ısıl işlem firmasının ve aynı zamanda karısı Lorraine ile birlikte işlettikleri ve Illinois / Rockford'ta imalathanesi olan bir kil ve seramik ürünleri satış mağazası sahibiyken yeni bir tür fırın geliştirdiğinde, bir gün 190 milyon Euro'dan daha fazla yıllık cirosu olacak küresel faaliyet gösterecek bir şirketin ilk temel taşını koyduğunu elbette bilemezdi. Ama Brown Üniversitesinin mühendislik bölümünden mezun olan yirmi sekiz yaşındaki mucidin yenilikçi zeminli çömlek fırını, geliştirilmiş sıcaklık homojenliği sayesinde o kadar ikna edici sonuçlar vermişti ki, zaman kaybetmeden aynı modelde bir sanayi fırını daha tasarladı. Sektörde bu fırının olağanüstü çalıştığı çabucak dilden dile dolaşmış ve kısa süre içinde Harold Ipsen'e tam da müşterilerin ihtiyaçlarına göre uyarlanmış olan benzer sanayi fırınları için siparişler gelmeye başlamıştı. Ipsen'in başarısına, ABD metal işleme endüstrisinin o tarihlerde altın çağını yaşıyor olması da büyük katkıda bulunmuştu - teknolojik olarak gelişmiş, müşteri için neredeyse özel tasarlanmış sanayi fırınlarına aşırı büyük bir talep vardı. Buna ek olarak Ipsen tarafından geliştirilen sistemlerdeki ısıl işlem uygulama, hayret uyandırıcı derecede pürüzsüz parçalar ortaya çıkarıyordu; mesela Rockford Morning Star gazetesinin de belirttiği gibi bu gerçek bir inovasyondu. Ipsen bu alışılmadık ve bununla birlikte çığır açan ihtişamı – evet, bu da bir yenilikti – indirgeyici koruyucu gaz kullanarak elde ediyordu.
Girişimcilik Öngörüsüyle Birleştirilmiş Teknolojik Uzmanlık Bilgisi
Ancak dikkate şayan olan yalnızca Harold Ipsen'in mucitlik ruhu ve teknolojik kabiliyeti değildi; o aynı zamanda gelişmiş bir ticari anlayışa da sahipti. Zira karşısına çıkan büyük şansı iyi görmüş ve ısıl işlem uygulamayı hemen bırakarak, 1948 yılından itibaren tamamen tesis mühendisliğine odaklanmıştı. Müşterilerine pürüzsüz, eşit şekilde sertleştirilmiş yapı parçalarını uygun maliyetle üretme imkânı sağlayarak, piyasada küçük bir devrime yol açmış ve kendisine hem ABD'de, hem de Avrupa'da multi milyonluk bir işin kapılarını açmıştı. Sonraki yıllarda şirketi büyümeye devam etti ve 1953 yılında "Ipsenlab Kanada" ile ABD dışındaki ilk yerini kurdu. Ipsen 1957 yılında büyük eşiğin üzerinden atlamaya cesaret ederek, Almanya'nın Kleve şehrinde Ipsen Industrie GmbH firmasını kurdu. O tarihlerdeki önemli kilometre taşlarından biri de Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi NASA tarafından verilen, stabil metal köpük üretimine dair bir araştırma işiydi.
Danimarkalı bir göçmen ailenin oğlu olan Harold Ipsen için edindiği şöhretin üzerine yatıp kalmak söz konusu olamazdı. Bunun yerine bir tesis büyütme teklifine odaklanmayı tercih etmiş ve böylelikle teknoloji öncülüğü konumunu daha da sağlamlaştırmıştır. Bu bağlamda dikkat çekici olan Ipsen'in, yapı parçalarının kamara tipi fırınlarda mufla kullanımı suretiyle konvektif ısıtılmasına dair hazırladığı temel bilimsel araştırmaydı (Resim 2). Zira uzmanlar arasında halihazırda dahi gaz yönlendirme muflası vasıtasıyla parti iç alanını fırın duvarlarından fiziksel ve ışın tekniği bakımından yalıtan ek gaz beslemesinin, işlem ve işlenen yapı parçası için gerçekten de avantaj sağlayıp sağlamadığı konusunda ihtilaf bulunmaktadır. Ancak Ipsen için durum açık ve net ortadaydı: Isıl elemanlarla yapılan ölçümler, mufla ile konveksiyon destekli ısıtmada parti iç sıcaklığının, muflasız yönteme göre daha hızlı ve daha eşit biçimde yükseldiğini göstermişti. Ipsen, müteakiben stasyoner sıcaklık dağılımı ile muflalı ve muflasız yapılan kömürleme veya karbonitrürasyon işlemi sonucunda beklendiği gibi ölçümsel farklılıklar görmemiştir. Bunun doğru sonucu olarak sormamız gereken soru, muflanın avantajları konusunda yapacağımız fikir alışverişinde işlemin kendisi yerine yapı parçalarının bozulmalarına öncelik verip vermemiz olacaktır.
Seri Üretimin Gereksinimlerini Karşılayabilmek
Harold Ipsen, gelişen endüstrileşme ve buna bağlı olarak seri üretimin gereksinimleri konusunda da ileri görüşlülüğünü kanıtlamıştır. Bu konuda, bir merkezi taşıma bölmesi vasıtasıyla koruma gazı ile ön ısıtma uygulanan yapı parçalarının, bir ön ısıtma fırın modülünden ana fırın modülüne, oradaki ısıl işlem uygulamadan sonra da ani soğutma için ayrı bir yağ ya da gaz modülüne ve ardından bir yıkama sistemine ulaştıkları bir çözüm geliştirilmiştir. 1965 yılında 3.212.765 patent numarasıyla kayıt altına alınan çığır açan bu çözüm, bir iş adımından diğerine geçerken kalite kayıpları oluşmaksızın, neredeyse kesintisiz bir çalışmayı mümkün kılmaktaydı.
Harold Ipsen'ın oldukça verimli bir ani soğutma için geliştirdiği yepyeni bir yağ banyosu ise 1958 yılında patentlenmişti; 2.854.013 numaralı patenten bu konuda bilgi edinilebilir. Diğer yenilikçi özelliklerinin yanında burada öne çıkan unsur, yağın yapı parçasının tüm yüzeyleri üzerinde daha hedefli ve daha eşit bir dairesel akımını sağlayan akım yönlendirici sacların zemindeki ustalıklı düzenlenişiydi. Bunun avantajı: Yağ ile yapı parçası arasındaki ısı transferi daha homojen ve daha verimli seyrederken, ısı iletim katsayısı, yağ filminin sınır katmanının daha düşük bir kalınlığa sahip olması sayesinde yükselir ve aynı zamanda ısınmış yağ, etraftaki alanın daha soğuk kısmına daha iyi taşınır. Bunun sonucunda gerekli yağ banyosu hacmi de azalıp bununla uyumlu olarak yatırım ve işletme maliyetlerinin de düşmesini sağlar. Bu arada Ipsen, "SuperQuench" olarak tanınan bu teknolojiyi, bugüne kadar dünya çapında yegâne sağlayıcı olarak karmaşık ani soğutma gereksinimleri için halen kullanmaktadır. Bunlar birçok diğer patent de takip etmiştir; bunlardan ikisi 1961'deki yıkama sistemleri patenti (2.972.352) ve 1965 yılındaki parçaların sevki için taşıma bantlı soğutma banyoları patentidir (3.164.656).
Ve Vakum Sistemleri Piyasaya Çıkar
Ipsen'in müşteri kitlesi o tarihlerde artık geniş bir yelpaze oluşturmaktaydı: Örneğin 1950'li yılların sonlarında otomobil, çamaşır makinesi ve daktilo üreticilerinin yanı sıra, uçak sanayii de bunlara dahildi. Ipsen sonraki onyılda üretim yelpazesini, askeri teknoloji ile füze ve uzay gemisi yapımı uygulamaları alanında ihtiyaç duyulan vakum sitemlerinin geliştirilmesi ile üretimini de içine alarak genişletilmiştir. Girişimci Ipsen, yine burada da kabiliyetini kanıtlayarak 1965 yılında 9 milyon Euro ciro yapma sevincine erişmiştir. Harold Ipsen'in her buluşunun çığır açan bir başarı olmaması da kolayca sineye çekilebilir bir durumdur ve propan ile havanın karıştırılması için 1960 yılında geliştirdiği motor tahrikli gaz karıştırma ünitesi - patent no. 2.961.005 - gibi buluşların patentleri ise bugün daha çok bıyık altından gülümsemeye yol açsa da mucit Harold Ipsen'in sınırsız yaratıcılığı ve tükenmez mücadele azminin birer kanıtıdır.
Mirası Bugüne Kadar Etkinliğini Korumaya Devam Etmektedir
Harold Ipsen yalnızca yetenekli bir mühendis ve iş adamı değildi; aynı zamanda çok hevesli bir hobi pilottu. Maalesef bu merakı aynı zamanda onun felaketi olacaktı. Ipsen 29 Nisan 1965 tarihinde inişe geçtiği sırada bekleme süresini geçirmek üzere beklenmedik bir şekilde havalimanının üzerinde kısa bir tur atarken iki motorlu uçağı Commander'in motorlarından biri devre dışı kalır. Yardımcı pilotu uçakta değildir ve profesyonel bir pilot olmayan Ipsen, dengesiz itme kuvvetlerini kontrol etmeyi başaramaz ve makinesi yere çakılır. 49 yaşında olan Ipsen hayata gözlerini yumar. Ancak mirası bugüne dek ayakta kalmıştır: Kısmen bugün dahi hâlâ kullanılan ve farkına varmasak da günlük hayatımızı türlü şekillerde etkileyen 30'dan fazla patent. Çünkü ister otomobil şanzımanı, türbin rotor kanatları ya da aletler olsun; dünya çapında lider üreticilerin neredeyse tamamı, Harold Ipsen'in ve halihazırda 900 çalışanı olan Ipsen International firmasının teknolojisini ve ısıl işlem uygulama çözümlerini kullanmaktadır. Ve ayrıca işletmenin kurucusu Harold Ipsen'in ısıl işlem konusundaki coşkusu ile yaratıcılık ve yenilikçilik sevdası bugüne kadar şirkette yaşamaya devam etmektedir.