Ayşegül Çapan ile ülkemizin Alüminyum sektörünün gelişimi, ürün hacmi ve katıldıkları fuarlar hakkında söyleşi gerçekleştirdik. Keyifle okumanızı umuyoruz.
Sayın Ayşegül Çapan Hanım bize kendinizi anlatır mısınız?
Sanayici bir ailenin ikinci çocuğu olarak,1973 yılında İstanbul’da doğdum.
A.Ü. İktisadi İdari Bilimler İktisat Bölümü mezunuyum. Eğitimimi tamamladıktan sonra alüminyum sektöründe faaliyet gösteren aile şirketimizde çalışma hayatına başladım. Yıllardır keyifle metal sektöründe sanayici kimliği ile çalışmaktayım. Bunun yanı sıra TOBB İstanbul Kadın Girişimciler Kurulu Başkan Yardımcılığı ve İstanbul Demir ve Demirdışı İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyeliği görevini de icra ediyorum. Evliyim ve bir oğlum var.
Uzun yıllar Türk Alüminyum sektöründe faaliyet gösteren birisi olarak Alüminyum sektörünün gelişimi hakkında bilgi verir misiniz?
Ülkemiz alüminyum ile 1950’li yıllarda tanıştı ve gelişmiş ülkeler ile karşılaştırıldığında hakikaten çok kısa bir geçmişe sahip. 1960’lı yıllardan itibaren, özellikle dayanıklı tüketim mallarının üretimine başlanması ve otomotiv sektöründeki gelişmelerle alüminyuma olan talep artmış olup çok küçük ve az sayıdaki atölyelerden bugünlere gelinmiştir. Günümüzde Türk alüminyum sektörü, büyüyen ve gelişen bir sektör olup artan bir ivmeyle alüminyum yarı ürünlerini (ara malı) ve çeşitli diğer ürünleri Avrupa, Asya ve Afrika ülkelerine ihraç ederek önemini ve gelişmesini gün geçtikçe artırmaktadır.
Alüminyum sanayiinde değişik alanlarda faaliyet gösteren 1.500’ü aşkın firma bulunmaktadır. Türk üreticiler, satışlarını pazarların büyümesinden daha hızlı bir şekilde artırmaya devam ediyorlar. Bence bunun ana nedeni, firmaların kendilerini gerek uygun fiyat, gerekse kaliteli ürün ve hizmetle kabul ettirme sürecini devam ettiriyor olmalarının yanı sıra, verimlilik ile ilgili daha bilinçlenerek maliyetlerini düşürmeye odaklanmalarıdır. Ancak Alüminyum sektöründe ciddi bir kapasite fazlası olduğu için ihracatımızın büyüyerek devam etmesi ve aynı zamanda pazarlarımızın haksız ithalata karşı korunması da bu paralelde oldukça önemlidir.
Türk Alüminyum sektörünün yatırımları ve ülke ekonomisine kazandıracakları nelerdir?
Türkiye alüminyum sektörü, 4 milyar dolara yakın iş hacmiyle, ülke sanayinin en önemli sektörlerinden biridir. Son yıllarda, özellikle hadde ve ekstrüzyon ürünlerinde yapılan yeni yatırımlar sayesinde, dünya pazarlarında rekabet edebilir ölçekte kapasitelere ulaşılmış olup, bu sektörler ihracatta önemli aşamalar kaydetmişlerdir.
Alüminyum pazarına hammadde üretimi ve hammaddenin işlenmesiyle ortaya çıkan mamul üretimi olarak iki ana başlıkta bakabiliriz. Enerji maliyetlerinin düşük olduğu Rusya ve Ortadoğu ülkeleri hammadde üretiminde, Çin, Avrupa Birliği ve ABD ise alüminyum mamul imalatında öne çıkmaktadır. Büyüme hızı göz önüne alındığında, Türkiye’nin yakın gelecekte yassı haddelenmiş alüminyum mamul üretiminde söz sahibi ülkeler arasına gireceğini söyleyebilirim.
Türk Alüminyum sektörünün ürün çeşitleri nelerdir?
Alüminyum yassı mamülleri, sac ve levha,profil ,folyo, boru, örme halet ve kablolar, mutfak eşyaları, ambalaj, alüminyum döküm parçalar ve inşaat aksamları başlıca ürün gruplarımızdandır.
Yıllık imalat ve Satış kapasiteniz nedir? İç piyasadaki gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Günümüzde Türkiye’de alüminyum sektörü yarı mamul üreticisi konumda. Eğer bu haliyle kalmaya devam ederse, enerjiyi alüminyum hammadde şeklinde stoklayan ülkelere yakın bir zaman sonra yenik düşebiliriz. Çünkü bu ülkelerin bir sonraki adımı yarı mamul işlerine girmek olacaktır. Oluşturulan katma değerin azami seviyelere çıkarılması adına niş sektörlerde markalaşma ve yeni ürün devreye almamız gerektiğini düşünüyorum. Gerek firma satın almaları ve birleşmeleri, gerekse de AR-GE faaliyetlerine ağırlık verilerek yüksek katma değer oluşturabiliriz. Ülkemizde alüminyum sektörü bir hayli dinamik ve kendini geliştiren bir konumda. Sürekli iyileştirme ve yenilikçi yaklaşım mantığını devam ettiren firmalar için rekabet etmek daha kolay ve gelecek daha parlak olacaktır görüşündeyim.
Ülkemiz menşeli alüminyum ürünlerinin dünya pazarlarında boy ölçüşebilecek nitelikte ve kalitede, aynı zamanda ihtiyaca cevap verebilecek çeşitlilikte üretilmesi, dünya pazarlarında da gün geçtikçe talep edilebilirliliğini arttırmaktadır. Ancak firmalarımızın hızla değişen şartlara ve taleplere yetişebilmeleri açısından ürün geliştirme adına Ar-Ge çalışmalarına daha fazla önem vermeleri gerekmektedir. Ayrıca kalifiye eleman ihtiyacının aşılması, enerji maliyetlerinin dünya ölçeklerinde rekabet edilebilir seviyelere çekilmesi de dış pazarlarda rekabet edebilme gücümüzü daha da olumlu yönde etkileyecektir.
Satış faaliyetlerinizden ve avantajlarınızdan bahseder misiniz?
Ülkemizde Alüminyum sektörü stoklu üretim sistemini benimsemiyor. Ya sipariş usulü butik üretim gerçekleştirmekteyiz ya da sektördeki bir çok firma yıllık bazda bağlantı anlaşmaları yaparak seri üretim gerçekleştirmekte.
Türk Alüminyum sektörünün sahip olduğu standartlar nelerdir?Ar-ge çalışmalarından bahseder misiniz?
Türkiye’de alüminyum kullanımı ve ihracatı hızla, artarak devam etmektedir. Mevcut pazarlarda ve kullanım alanlarında devamlı değişiklikler ve yenilikler görülmektedir. Bununla birlikte alüminyumda devamlı kendine kullanılabilecek yeni alanlar ve pazarlar bulmaktadır. Bu çerçevede de sanayiciler olarak ürün portföylerimizi sürekli yenileme gayretindeyiz. Bunun yanı sıra firmalarımız dünyanın pek çok ülkesine ihracat yapmakta olup bu çerçevede gereken tüm sertifikalara ve gerekliliklere haizdir.
Dünyadaki alüminyum kullanımındaki talep artışına ve Türkiye’deki alüminyum kullanımının ve aynı zamanda üretim artışının gidişatına paralel hem iç pazarımızda hem de dış pazarlarda sürekli bir gelişimin olduğunu söyleyebiliriz. Alüminyum sektöründeki büyümenin aynı hızla sürdürülebilmesi, devlet politikamız gereği 2023 hedeflerini yakalayabilmesi ve firmalarımızın hızla değişen şartlara ve taleplere yetişebilmeleri açısından ürün geliştirme adına Ar-Ge çalışmalarına daha fazla önem verilmesi gerekmekte zira günümüz rekabet ortamında yetenekleri dahilinde AR-GE ve İnovasyon çalışmaları yapmayan veya stratejileri içerisinde AR-GE çalışmaları bulunmayan şirketlerin ömürleri giderek kısalmaktadır. AR-GE sadece üniversitelerin veya araştırma kurumlarının işi olarak görülmemeli düşüncesindeyim; işletmelerin ticari Ar-Ge projeleri ile karlılıklarını ciddi oranlarda arttırması mümkün ve firmalarımız da bu bilinçle çok doğru adımlar atmaya ve yatırımlar yapmaya başladılar.
Ürettiğiniz ürünler genelde standart mı yoksa istenilen ölçülerde mi yapıyorsunuz?
Ürünler müşterilerin isteği doğrultusunda her ebat ve şekilde üretilebiliyor. Ancak standart olan bir çok ürünümüz de var. Sektöre ve ürünün niteliğine göre değişiklik yapabilmekteyiz.
Türk Alüminyum sektörünün Uluslar arası arenada Birçok fuarlarda yer alıyor, bunlardan bahseder misiniz?
Dünyanın her yerinden gelen sektör profesyonellerini bir araya getiren, yeni teknolojileri görüp takip edebilmemizi ve aynı zamanda da kendi firmalarımızla ilgili taleplerimizi karşılayabilmemizi sağlayan platformlar yaratan fuarlara katılımı oldukça önemsiyoruz. Bu anlamda alüminyum sektörü çatısı altında farklı alt faaliyet kollarında hizmet veren sektör firmalarımızın katılmakta olduğu pek çok fuar olmakla birlikte, sektör geneline hitap eden fuarla içerisinde Almanya’nın Düsseldorf şehrinde 2 yılda bir gerçekleştirilen Alüminyum sanayine ait en son yenilikleri, teknolojileri ve uygulamaları takip edilebildiğimiz Uluslararası Alüminyum Sanayi ve Teknolojileri Fuarı alüminyum endüstrisi için dünyanın önde gelen ticaret platformlarından birini oluşturmakta olup bizler de bu fuarda yer almaya özen gösteriyoruz. Yan sanayi sektörleri ile de bağlantılı durumdaki fuar sayesinde katılımcı Türk firmalarımız, yeni iş bağlantıları kurarak ihracat ve üretim çıtalarını yükseltme fırsatını yakalamaktalar.
Neden Amerika fuarına katılıyorsunuz. Beklentileriniz nelerdir? Olumlu gelişmeler olursa kapasiteleriniz istekleri karşılayacak mı?
Türkiye’yi alüminyum konusunda bir marka haline getirebilmeliyiz ve Amerika bu anlamda çok önemli bir basamak olabilir. Bu fuarla birlikte Amerika’daki bir potansiyel müşteri alım kararını verirken, Türk firmalarının da rahatlıkla onun için bir seçenek oluşturabileceğini bilir hale gelmelidir. Bunu sağlayabilmek için, hizmet ve ürün kalitesini doğru fiyatla birleştirerek hareket etmemiz gerekecektir. Formül son derece basit olmasına rağmen, uygulaması hem zor hem de sonuca dönüşmesi yıllar sürecekmiş gibi gözükse de Sektör olarak Dünyanın en büyük 2. Alüminyum ithalatçısı olan Amerika’ya yapılacak ihracatın dünyada varlığımızı göstermemiz gerektiği düşüncesindeyim. Şahsım ve sektörüm adına, Amerika pazarından eli boş dönmeyeceğimiz ve sektörümüzün şu andaki gücü ve kapasitesinin de Amerika pazarının taleplerini karşılama anlamında eksik kalmayacağı kanaatindeyim.