Teknoloji transferine yönelik başarılı çalışmalarıyla ülke ekonomisinin gelişimine önemli katkılar sağlayan İnteknoTeknoloji Transfer San. ve Tic. A.Ş., temiz hurda üretimi ve çelik sektöründe yapay zeka uygulamaları gibi değerli projelerde aldığı rollerle adından söz ettirmeye devam ediyor. Güncel olarak “yeşil çelik” üretimine odaklanan, yapısal çelik sektöründe ülkemizde asma köprü inşaatlarında görev alan, özellikle millileştirme projeleriyle öne çıkan İntekno’nun başarılı çalışmalarını ve Türkiye Finlandiya ilişkilerini, İntekno Yönetim Kurulu Başkanı ve DEİK Türkiye-Finlandiya İş Konseyi Başkanı Halil Kulluk’a sorduk. Kulluk, iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin güçlü olduğunu ve karşılıklı olarak yapılan yatırımların fayda sağlayarak geri döndüğünü söylüyor. Kulluk, “İki ülke arasındaki ticari iş hacminin 5 milyar dolara yükselmesini hedefliyoruz” diyor.
İntekno uzun bir süredir ülkemizin ekonomik gelişimine katkı sağlamaya devam ediyor. Şirketinizin kuruluş öyküsünü sizden dinleyebilir miyiz?
İntekno’nun temelleri 1987’de Amerika Birleşik Devletleri’nin Pittsburgh şehrinde atıldı. O dönemde, Carnegie Mellon Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yapıyordum. Aynı zamanda, üniversitenin dünyaca ünlü “Robotik Enstitüsü” içinde, gerçek anlamda teknoloji transfer projelerini gerçekleştirmek için Manufacturing Engineering Technology Application Center (METAC)’ı oluşturdum. Bir yıl sonra ise Intekno’yu (International Technology & Knowledge Company) kurdum. Üniversite içinde, odaklı çalışmalarımızla küçük ve orta ölçekli firmalara teknoloji transferi gerçekleştiriyorduk. Çok başarılı çalışmalar yaptık. Carnegie Mellon Üniversitesi halen; mühendislik, teknoloji geliştirme ve bilhassa yapay zekâ konusunda ABD’nin ve dünyanın en iyi üniversitelerinden biridir. Oradaki çalışmalarım bana çok bilgi ve tecrübe kattı. Üniversite içinde başladığımız robotik ve yapay zekâ destekli akıllı otomasyon çalışmalarını ürün haline getirip ticarileştirme hedefiyle yola çıktık. Intekno, ilk üniversite bazlı start-up firmamız oldu. Projelerimize başarıyla devam ettik. O dönemde, Türkiye’de de serbest pazar ekonomisine geçişin avantajlı etkileri, iyice belirginleşmişti. İçimdeki “memleketime dönme arzusu” da güçlenerek devam ediyordu. 1991’de ailemle birlikte İstanbul’a geldik. ABD firmamızı da aktif tutmayı unutmadık. Zaten aynı yıl, çalışmalarımıza uluslararası boyut katmak için İstanbul’da ABD’deki şirketimizle aynı ismi taşıyan, İntekno Teknoloji Transfer San. ve Tic. A.Ş.’ni kurmuş ve operasyonlara başlamıştık.
“Türkiye’nin ilk yapay zekâ uygulama projesini hayata geçirdik”
Firmanızın öne çıkan çalışmaları nelerdir?
Türkiye’de ilk önemli çalışmamız bir yapay zekâ projesiydi. 1989’da ABD firmamızla, Netaş’ta başladığımız yapay zekâ teknikleri kullanılan bir uzman sistem projesine İntekno Teknoloji Transfer A.Ş. ile devam ettik ve başarıyla Netaş’a teslim ettik. Kayıtlara göre bu, Türkiye’deki ilk yapay zekâ uygulama projesiydi. Daha sonra kendimizi demir-çelik sektöründeki çalışmalarda bulduk. Demir-çelik sektöründeki gelişimimizde Pittsburgh’da bu alanda dünyaca tanınmış mühendislik ve teknoloji firmalarıyla olan bağlarımız ve güçlü dostluklarımız çok etkili oldu. İntekno, teknolojiyi yurt dışındaki firmalardan ülkemize taşıyor, teknolojiyi yerli hale getiriyor, yerli imalat yapıyor ve ülkemizde firmalara tesis kuruyordu. İlk tesisimizi İsdemir’de kurduk. 1990’da başladık. Daha sonrasında Erdemir ile benzer çalışma yaptık. Çeşitli modernizasyon projelerinde yer aldık. Zaman içinde yurt dışında Katar’da anahtar teslimi müteahhitlik işlerine girdik. Türkiye’de yeni teknolojileri kullanarak mühendislik bazlı inşaat proje ve taahhüt işleri de yapıyoruz. Ülkemizde, çok değerli asma köprü projelerinde yer aldık. En yoğun çalışmamız Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nde oldu. Son dönemde ise demir-çelik sektöründe “temiz hurda” konusuna odaklandık. Bunun dışında bilhassa Finlandiya’da, teknoloji start-up firmalarına yönelik yatırım çalışmalarımız bulunuyor. Demir-çelik ve enerji sektörlerinde sürekli yenilik arayışları içindeyiz.
Türkiye olarak akıllı teknolojileri üretmemiz ve yaşamlarımıza entegre etmemiz çok önemli.
“Temiz hurda, çelik sektörü için ‘tasarruf’ anlamına geliyor”
Temiz hurda konusunda hangi çalışmalarla öne çıkıyorsunuz?
Bilindiği gibi çelik üretim sektörü, çok yüksek miktarda hurda ithal eder. Bu hurdaların içinde toz, toprak, taş dışında; bakır ve alüminyum gibi demir dışı, nihai ürün kalitesini olumsuz etkileyecek madenler de bulunur. Temiz hurda ise yeşil çelik üretimine giden yolda, “temiz çelik” ve ciddi oranda “tasarruf” anlamına geliyor. Biz de temiz hurda konusunda, sistem kurulumu gerçekleştirerek, firmaların tasarruf etmelerine katkı sunuyoruz. Kurduğumuz sistem, çeliği yabancı maddelerden ayırarak temiz çelik hurdası üretiyor. Bu tesisleri, yerel iş birlikleriyle kuruyoruz. Bitirdiğimiz ve devam eden projelerimiz var.
Türkiye’de demir-çelik sektöründe hızlı bir büyüme ve ihracat hacmi söz konusu. Sektörün, çalışmalarınıza olan ilgisi ne düzeyde?
Sektör, her yıl milyarlarca dolar değerinde hurda ithal ediyor. Özellikle hurda temizleme işlerine yönelik yoğun talep alıyoruz. Her fabrika, haklı olarak temiz hurda istiyor. Eğer hurdada çelik dışı ürün, örneğin yüzde 5 civarındaysa, bunu tolere edilebilir düzeye, yani yaklaşık yüzde 1’e indirmek için epey uğraşmak gerekiyor. Bu da zaman ve iş gücü kaybı anlamına geliyor ve maliyetleri artırıyor. Bu durumu engelleme öngörüsü olan çelik üretim tesisleriyle önemli projeler geliştirdiğimiz için memnunuz.
2022, İntekno açısından nasıl bir yıl oldu?
Pandemi sürecinde piyasalara ve dünyadaki gelişmelere dikkat ederek çalışmalar yaptık, hızımızı azalttık. Fakat teknolojiden hiçbir zaman uzakta kalmadık ve özel projelere odaklandık. Üniversiteler ve start-up ekosistemine yakın olmamız sayesinde, dünyada çıkan yeni teknolojileri yakından takip ettik. Örneğin, akıllı sokak lambaları sistemi geliştirip ticarileştirdik. Daha önce, İstanbul Büyükşehir Belediyesi için, yabancı bir firmayla beraber bu çalışmaları yapmıştık. Bugün ise gurur duyduğum İntekno ekibi, yerli yazılım ve donanım üretimiyle bu projeyi gerçekleştirdi. Buradaki hedefimiz enerji tasarrufunu sağlamak ve bakım maliyetlerini aşağıya çekmekti.
Bu süreçte, akıllı sistemleri çok farklı alanlarda da kullanabileceğimizi gördük. Hurda temizleme sisteminde de akıllı teknolojileri kullanmak üzere çalışmalar yapıyoruz. Akıllı sistemler veya akıllı yaşam, küresel düzeyde hala gündem. Türkiye olarak bu sistemleri üretmemiz ve yaşamlarımıza entegre etmemiz çok önemli. Makine zekâsıyla insan zekâsının birlikte yaşaması artık kaçınılmaz.
Aynı zamanda DEİK Türkiye-Finlandiya İş Konseyi Başkanısınız. İki ülke ticari ilişkileri ile ilgili yaptığınız çalışmaları aktarır mısınız?
Finlandiya nüfusu az, fakat ayakta kalabilmek için sürekli yenilik peşinde koşması gereken bir ülke. Yenişim (inovasyon) konusunda çok başarılılar. Kendi pazarları küçük olduğu için de yakaladıkları başarıyı yurt dışına açmak zorundalar. Bu firmalara yatırım yaptıktan sonra onların sistem ve ürünlerini Türkiye’ye getirip uygulayabiliyoruz. Bu iş modeli hoşumuza gitti. Oradaki firmalarla anlaşıp distribütörlük yapmak yerine ortak olup sistemi buraya getirmek daha avantajlı oldu.
“Finlandiya’ya yaptığımız yatırım fayda sağlayarak bize geri dönüyor”
Türkiye-Finlandiya ticari ilişkilerinde hedef nedir?
Pandemi döneminde çok etkin çalışmalar yaptık. Türkiye-Finlandiya ticari ilişkileri oldukça iyi bir seviyede. İki ülke arasındaki ticaret hacmi hedefimiz 5 milyar dolar. Şu anda bu rakama ulaşılması için çalışıyoruz. Finlandiya’dan Türkiye’ye makine, teknoloji veya ekipman satışı gerçekleşiyor. Türkiye’den de Finlandiya’ya makine, ekipman ve ham madde gidiyor. Dengeli bir ticaret olduğunu söyleyebiliriz. Finlandiya’ya yapılan yatırımlar fayda sağlayarak bize geri dönüyor. Bu döngü içinde, Finlandiya’dan ülkemize gelen yatırımlar da artıyor.
Finlandiya’nın inovatif ürün ve sistemlerini Türkiye’ye getirip yerli katkılarla uyguluyoruz.
“Finlandiya, Türkiye’nin AB sürecini her zaman destekledi”
Finlandiya nasıl bir ülke; siyasi ve kültürel açıdan Türkiye’ye nasıl bir yaklaşım söz konusu?
Finlandiya, Türkiye’ye her zaman olumlu yaklaştı. Örneğin bu ülke, Türkiye’nin AB sürecini her zaman destekledi. Finlandiya, kendine özgü ve takdir edilecek bir ülke. Diğer İskandinav ülkelerinden farklı olduklarını düşünüyorum. Kendi dil ve kültürlerine çok değer veriyorlar. Etik değerleri yüksek. Pes etmeyen, sürekli gelişimi hedefleyen bir ülke. Fince ile Türkçenin aynı dil grubunda olması gibi kültürel ortaklıklarımız da mevcut.
DEİK’te yaptığınız çalışmalarla Finlandiya tarafından “Knight of the Order of the Lion of Finland, First Class” (Finlandiya Aslanı Şövalyesi) unvanını aldınız. Konu ile ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz?
Genel itibarıyla, bu unvan Finlandiya Cumhurbaşkanlığı tarafından, iki ülke arasındaki ilişkileri geliştiren kişilere veriliyor. Finlandiya Cumhurbaşkanlığı, Türkiye-Finlandiya ilişkilerine katkılarımdan ötürü beni de bu nişana layık görmüş. Bu unvanı, ülkem ve benim için özel önem taşıyan DEİK/Türkiye-Finlandiya İş Konseyi adına aldım. Ülkem ve kendi adıma çok memnun oldum, gurur duydum. Finlandiya Cumhurbaşkanı Ekselansları Sauli Niniisto ve madalyayı 9 Kasım 2022’de gerçekleşen törenle şahsıma takdim eden yakın dostum Finlandiya Ankara Büyükelçisi Ekselansları Ari Maki’ye gönülden şükranlarımı sunarım. Ayrıca belirtmek isterim ki, 25 yılı aşkın DEİK üyesiyim. Türkiye-Finlandiya İş Konseyi Başkanlığı yanı sıra çeşitli ülkelerin iş konseyi başkanlıklarını da yaptım. Ekip olarak ülkemizi iş dünyasının uluslararası platformlarında en iyi şekilde temsil ettiğimize inanıyorum. DEİK’i bugünlere getiren tüm kuruculara, başkanlara, yürütme kurullarında birlikte çalıştığım dostlarıma ve emeği geçen herkese bir kere daha teşekkür ederim…