Nasihat/Musibet Süreci
İlginç günlerden geçiyoruz. Küresel salgın süreci, bütün bildiklerimizi yeniden değerlendirmemize ve/veya bilip de umursamadıklarımızı ciddiye almamıza neden oldu. Komplo teorilerinin “bilim-kurgu tadındaki” savlarını bir kenara bırakırsak, çevre sorunlarının küresel boyutta ne gibi sonuçlar doğurabileceğine tanıklık ediyoruz artık. Nasihat/musibet ilişkisinin musibet fazına geçtik kısacası.
Sürdürülemezlik Hali
Birinci Sanayi Devrimi ile ortaya çıkan ve 20.yy’ın ilk yarısında yıkıcı bir şiddetle süren “teknolojik gelişim (?)” ve buna bağlı olarak toplumların bilgi ve becerilerinin artması, doğanın zarar görmesiyle eşzamanlı olarak gerçekleşmiştir. Bu sürecin sonuçlarından birisi de, ekonomik gelişme ile birlikte “küresel çevre sorunları” oldu.
Charles Dickens, 1859 yılında yazdığı meşhur “İki Şehrin Hikayesi” romanında Birinci Sanayi Devrimi sürecinde yaşadıklarını şu şekilde betimler: “Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü; hem akıl çağıydı, hem aptallık, hem inanç devriydi, hem de kuşku, aydınlık mevsimiydi, karanlık mevsimiydi; hem umut baharı, hem de umutsuzluk kışıydı; her şeyimiz vardı, hem hiçbir şeyimiz yoktu; hepimiz ya doğruca cennete gidecektik ya da tam öteki yana.” Sanki Nisan 2020’de yazılmış gibi değil mi?
Daha üç ay önceye kadar sosyologların ana gündemleri içinde “post-endüstriyel dönüşüm”, “bilgi toplumu”, “network toplumu”, “risk toplumu” ya da ”dijital dönüşüm”; biz mühendislerin gündeminde ise ”Endüstri 4.0”, “yaratıcı inovasyon”, “büyük veri/veri madenciliği” gibi kavramlar var iken, bugün küresel iklim değişikliği kaynaklı bir salgın süreci ile yaşıyoruz ve muhtemelen uzunca bir süre de birlikte yaşayacağız.
Son yüzyılı nasıl özetlerdiniz diye sorulsa, herhalde aşağıda sıralanmış üç temel gözlem sıralanabilirdi:
• Endüstriyel üretim süreçlerinde oluşacak olan “çevresel zararın” ihmali:
Sanayici için çevre kirliliği, hammadde olarak kullanılmasının ekonomik bir getirisi olmayan, üretim dışı malzeme ya da enerji akımıdır. Oysa toplum için “çevresel bozunum anlamına gelen kirlilik”, yaşam olanaklarını sınırlayan, doğa ile ilişkisini bozan, gelecek kuşakların yaşamını tehdit eden, doğrudan etkilendiği ve zarara uğradığı bir olgudur.
• Hammadde ve enerji kaynaklarının plansız ve hesapsız kullanımı:
Azalan doğal kaynaklar nedeni ile cevher ve enerji maliyetlerindeki büyük dalgalanmalar yaşanmakta ve küresel ekonomik krizler daha sık görülmektedir. Bu aynı zamanda sadece bizim yaşamımızı değil, tükettiği kaynaklar, değişikliğe uğrattığı yaşam tarzı, kültür ve değerler gibi nedenlerle gelecek nesillere bırakacağımız mirası da etkilemektedir.
• Gelir dengesizliği:
Bütün bunların sonucunda ise toplumsal refah azalmakta, ortalama insanların yaşam kalitesi bozulmakta ve ekonomik gelir dengesizliği sürekli büyümektedir. Pek çok toplum, pek çok ülke, teknoloji odaklı bu değişikliklerin kararlaştırıldığı süreçlerin çok dışında kalmasına karşın, değişimlerden doğrudan etkilenmektedir.
Sürdürülebilirlik
İnsanoğlu bugün 7 milyarı aşan nüfusu ile, yeryüzü ekosistemlerini büyük ölçüde değiştirerek, belirleyici rol oynayan bir anahtar türdür. Hatta bazı bilim insanları, bu nedenle, içinde bulunduğunuz jeolojik dönemi, Yunanca “holosen” yani tamamen yenilenmiş dönemden; “antropos” yani insan sözcüğünden türetilen ve “insan etkisi altında” anlamına gelen “antropojen dönem” olarak adlandırmaktadır.
Sürdürülebilirlik kavramı, çevre boyutuyla 1970’ ler sonrasında dünya gündemine geldi ve ilk kez 1987 yılında BM Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu [WCED] tarafından hazırlanan “Ortak Geleceğimiz” başlıklı Brundtland Raporu vesilesiyle kalkınma ile ilintili olarak “sürdürülebilir kalkınma” şeklinde literatüre geçti.
Ancak ne kadar belirleyici oldu, tartışılabilir. Daha çok bir “pazarlama argümanı” ya da proje finansmanları için bir “gerekçe” boyutunda kaldı gibi. Küresel salgın bir şekilde aşıldığında ve yeni olası salgınların verdiği kaygılar, umarım bu kavramı işlevsel bir hale getirir.
Bu yaşananlar bir “fırsat” olabilir mi? Çünkü, sürdürülebilirlik, Sanayi Devrimi’nden bu yana, sermaye/piyasa güdümünde gelişen teknoloji ile evrensel ve kamu ağırlığını temsil eden bilimsel çalışmalarla gelişen teknoloji olgularının “karşılıklı çıkarlarının –tamamen olmasa bile büyük ölçüde- örtüştüğü bir ara noktadır. Çevresel yatırımları ölü yatırımlar olarak gören geleneksel sanayi anlayışı, bu yaklaşımla çevre ile beraber aynı zamanda ekonomik çıkarlarının da korunduğunu görecektir. Ya da son günlerin modası bir sözle “aynı gemide olduğumuzu” farkedebilir.
Sürdürülebilir Mühendislik
Geleneksel literatürde teknoloji, “insanın doğaya egemen olma çabası” olarak tanımlanırdı. Bugünlerde, artık bu tanımı “insanın doğa ile uyumlu yaşama mücadelesi” olarak yenilemek gerekli.
Ahmet İnam’ın çok güzel bir mühendislik tanımı var:
“Mühendislik, yaşamın hemen hemen her alanında teknik sorunlarla baş etmeye çabalarken, bu sorunların içinde yer aldığı yaşama bağlamını fark etmelidir. Sorun nasıl bir yaşamın, nasıl bir dünyanın sorunudur? Bu sorunu çözerken kime, ne adına hizmet etmekteyim?”
Bu bağlamda temel derdi üretimi arttırmak ile birlikte, insanlığa mutluluk, refah ve zenginlik yaratmak, yaşam kalitesini yükseltmek olan mühendisler için de gerek tasarım, gerek uygulama gerekse üretim aşamasında baskın kriterlerden birisi de sürdürülebilir modeller içinde çalışmak olacak.
Çünkü teknolojik tercihler sadece ekonomiyi değil, tüm geleceği şekillendirmektedir.
Elektrik enerjisinin yaygın kullanımı, otomobil, uçak, su şebekeleri, elektronik, radyo ve televizyon, tarımın mekanizasyonu, bilgisayarlar, telefon, klima ve soğutma, otoyollar, uzay araçları, internet, görüntülü işleme, ev araç ve gereçleri, sağlık teknolojileri, petrol ve petrokimya teknolojileri, lazer ve fiber-optik, nükleer teknolojiler, yüksek performanslı malzemeler 20.yy mühendislerinin başarıları olarak tarihe geçti. Bütün bunlara karşın, 21.yy, mühendisliğin karşısına yepyeni ve büyük sorunlar çıkarmaktadır. En başta, hem dünya nüfusunun, hem de insanların ihtiyaçları ve ulaşmak istediklerinin artmakta olduğu bir çerçevede, uygarlığın ilerlemesini, sürdürülebilir koşullarda, yaşam kalitesini de arttırarak sürdürmek gerekmektedir.
Önümüzdeki yüzyılın mühendisliğinin en büyük önceliği, insanlığın bir geleceğinin olmasını sağlamak olacaktır!
Kaynaklar:
1. Erman Car / Endüstriyel Ortaklaşma (Simbiyoz) Yaklaşımı ve Alüminyum Endüstrisinde Kullanımı /Alus 08, 8. Alüminyum Sempozyumu, Ekim 2017
2. Charles Dickens, İki Şehrin Hikayesi, Çev: Meram Arvas,Can yayınları, 2011
3. Nükhet Barlas, Küresel Krizlerden Sürdürülebilir Topluma – Çağımızın Çevre Sorunları, Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi, 2013
4. Erdal Musoğlu / Geleceğimiz Nasıl Şekilleniyor? / HBT Akademi e kitapları-2
5. Hüseyin Şen, Barış Alpaslan, Ayşe Kaya / Sürdürülebilirlik Üzerine Tarihsel ve Güncel Bir Perspektif / Ekonomik Yaklaşım Derneği Dergisi 2018, 29(107).
Uluslararası Alüminyumcular Birliği (International Alumininum Association, IAI) küresel alüminyum sektörüne hedef olarak koyduğu 2050 yılında sıfır karbon salınımı bağlamınd DEVAMI...
Giriş Niyetine – Fabrika Ayalarına Dönmek Bilimsel çalışma salt “insan odaklı” değildir. Yani içinde insan olsun ya da olmasın, doğada ve evrende olan biten DEVAMI...
Giriş Charles Dickens, 1859 yılında yazdığı “İki Şehrin Hikayesi” adlı romanında, Sanayi Devrimi’ni ve bu süreçte yaşadıklarını şu çarpıcı cümlelerle betimler DEVAMI...
Mühendislik: Bilinenden Daha Fazlası Üniversite giriş sınavı sonrası -biz her ne kadar mesleğimizin itibar kaybettiğini gözlemlesek de- meslek seçimi arefesindeki gen& DEVAMI...
Giriş Bütün alüminyum işleyen işletmelerde, son yılların eğilimi olabildiğince fazla hurda ya da daha genel bir deyişle ikincil malzeme kullanmak ve böylece karbon ayak izini d&uum DEVAMI...
Temelde cevherden ya da hurdadan metal kazanımı (ekstraksiyonu) aynı rotayı izleyen prosesler. Birincil üretimde madencilik proseslerine, ikincil üretimde hurda toplama, cevher zenginleşti DEVAMI...
Halimiz Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) hazırladığı “1,5°C Küresel Isınma Özel Raporu’na” göre; - İnsanlar, dünya DEVAMI...
Magnezyum Üretim Yöntemleri Dünyanın en büyük magnezyum üreticisi ve ihracatçısı Çin’dir. Çin, 800 000 ton’dan fazla yıllık birincil magn DEVAMI...
Giriş Geçtiğimiz aylarda Magnezyum ve Silisyum fiyatlarındaki öngörülemez artış, alüminyum sektörünün önemli gündemlerinden birisini oluşturdu. Ar DEVAMI...
Giriş Skandiyum, nadir toprak elementleri içerisinde yer alan ilginç bir element. Nadir toprak elementlerini oluşturan ana element grubu Lantanitler (atom numaraları 57’den 71&rsqu DEVAMI...
Giriş Birincil alüminyum üretimi küresel seragazı emisyonlarının %2’sinden sorumlu ve üretilen toplam elektrik enerjisinin %4’ünü tüketiyor. S&u DEVAMI...
MAGMA, 19-21 Eylül 2024 tarihlerinde düzenlenen, Ankiros Uluslararası Demir-Çelik ve Döküm Teknolojileri, Makina ve Ürünleri İhtisas fuarında yer alan standında, yeni versiyon MAGMA 6, MAGMAeconomics DEVAMI...
Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) 2024 yılının ilk 9 aylık dönemine ilişkin verileri açıkladı. Geçen yılın aynı dönemine göre toplam üretim yüzde 7 gerileyerek 1 milyon 597 adet olarak gerçekleşti. Ge DEVAMI...
Siber güvenlik çözümlerinde dünya lideri olan ESET, ESET Güvenlik Açığı ve Yama Yönetimi (V&PM) modülünde bir güncelleme yayımladığını duyurdu. ESET V&PM artık Linux -masa&uum DEVAMI...
METEM - TMMOB Metalurji ve Malzeme Mühendisleri Odası Eğitim Merkezi tarafından 1975 yılından beri devam eden IMMC - Uluslararası Metalurji ve Malzeme Kongresi, bu yıl 22. kez İstanbul Fuar Merkezi’nde 19-21 Eylül 2024 tarihle DEVAMI...
Türkiye’nin önde gelen çelik üreticisi Çolakoğlu Metalurji, Kocaeli Üniversitesi ile eğitim, araştırma ve yüksek lisans alanlarında önemli bir iş birliği protokolü imzaladı. Bu protokol i DEVAMI...
ÇELİK ÜRETİMİ 2024 yılının Ağustos ayında Türkiye’nin ham çelik üretimi, geçen yılın aynı ayına göre %13,9 artışla 3,1 milyon tona yükseldi. Ocak-Ağustos döneminde ise üretim DEVAMI...
Bu yıl 16. kez düzenlenecek olan ANKIROS Fuarı için hazırlıkların sonuna gelindi. 19-21 Eylül tarihleri arasında bu yıl Yeşilköy İFM’ de gerçekleşecek olan fuara, yurtiçi ve yurtdışından yoğun ilgi va DEVAMI...
ÇELİK ÜRETİMİ 2024 yılının Temmuz ayında Türkiye’nin ham çelik üretimi, geçen yılın aynı ayına göre %4 artışla 3,1 milyon tona yükseldi. Ocak-Temmuz döneminde ise üretim %14, DEVAMI...
Dijital gerçeklik çözümleriyle metroloji alanında dünya lideri olan Hexagon, geniş yelpazedeki imalat denetim cihazlarını tamamlayan ve benzersiz esnek ölçüm yeteneğine sahip el tipi 3D tarama tek DEVAMI...
Ayıklama çözümlerinin global lideri TOMRA Recycling, 8-10 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek ALUMINIUM Düsseldorf Fuarı öncesinde yeni bir e-Kitap yayınladı. Alüminyum geri dönüşümü DEVAMI...