Halimiz
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) hazırladığı “1,5°C Küresel Isınma Özel Raporu’na” göre;
- İnsanlar, dünyanın sanayi öncesi dönemine göre yaklaşık 1°C ısınmasına neden oldu. Küresel ısınmanın etkilerini şimdiden görmeye başladık: kuraklık ve seller gibi alışkın olmadığımız hava olayları, deniz seviyesinde yükselme, buzulların erimesi gibi.
- Sera gazı salınımları, eğer bugünkü haliyle devam ederse, küresel sıcaklık artışı 2030 ile 2050 yılları arasında 1,5 °C sınırını geçecek.
- Bu 1,5 °C küresel sıcaklık artışı kritik bir sınır. Böylece ekolojik sistemler ve yaşam alanları üzerindeki birçok kalıcı etki önlenebilir ve sürdürülebilirlik hedefleri gündemde yerini koruyabilir.
- Bu sınırı geçmemek için küresel sera gazı salınımlarını 2030 yılında 2010 salınımlarına göre %45 ve 2050 yılında net sıfır karbon salınımına ulaşmak gerekli.
- Bu bağlamda, başta enerji altyapısı olmak üzere, tarım sanayi -elbette özellikle metalurji, kimya, çimento, seramik ve cam-, ulaşım ve kentlerde hızlı, bütüncül ve geniş kapsamlı dönüşümler artık zorunlu.
- Ancak Paris Anlaşması ile verilen taahhütlerin günümüz itibarı ile yeterince hayata geçmedi ve bu performans küresel sıcaklık artışının 1,5 °C ile sınırlandırılması hedefi için yeterli değil.
Bu konu ile ilgili detaylı bilgi için www.iklimhaber.com, www.birbucukderece.com ve www.ipcc.ch incelenebilir.
Peki bu süreçte teknolojinin ve dolayısıyla mühendisliğin konumu nerede?
Mühendislik
Ahmet İnam teknolojiyi, sözcüğün kökenine göre şöyle tanımlıyor: “Dünya dediğimiz bu gezegende insan “bilgi” ve “hüneri” ile var olmakta. Eski Yunanlılar insan hünerine “tekhne” diyorlardı. Topraktan ürün alma, hayvan yetiştirme, yol, köprü, bina yapımı, ev eşyası imali, silah üretimi tıp ve bugünkü anlamıyla mühendislik tümüyle “tekhne” kavramı altında toplanıyordu. Çağımızda kullanılan “teknik” ve “teknoloji” sözcükleri bu kavramdan türetilmişti” (4).
(Hepimiz “ekmek teknesi” tabirini duymuşuzdur. Bu güzel tabir de bize binlerce yıllık Anadolu kültürünün bir armağanı olmalı.)
Müfit Akyos ise bilim ve teknoloji arasındaki farkı şöyle açıklıyor (5):
“Bilimsel çalışmaları dünyayı ve evreni anlamak, teknolojiyi bilimin çıktılarından yararlanarak mal ve hizmet üretmek ve bunları üretmek için gereken bilgi, beceri ve süreçler, yeniliği ise yeni bir fikrin ticarileşebilir ürün veya hizmete ya da toplumsal yöntemine dönüştürülmesi olarak tanımlayabiliriz.
Teknolojiyi gerçekleştirenler mühendislerdir; bilim adamları değil.”
Öte yandan bilimsel çalışma salt “insan odaklı” değildir. Yani içinde insan olsun ya da olmasın, doğada ve evrende olan biten olayları açıklamaya çalışır. Teknoloji ise “insan odaklı” bir kavramdır ve teknolojinin her aşamasında insan vardır.
Teknoloji tarihi insanlık tarihi ile birlikte başlar. İki milyon yıl önce silah, araç ve gereçlerin yapılmaya başlandığı taş devri ile başlayan teknoloji evrimi, bronz ve demir çağlarının ardından, Sanayi Devrimi ile yeni bir anlam kazanmıştır. Sanayi Devrimi aynı zamanda, “mühendislik” disiplininin de –bugün anladığımız tanımıyla- ortaya çıktığı dönemdir (7).
Serdal Bahçe “İşçileşme ve Mühendisin Oasisi” makalesinde mühendisliğin doğuşunu şöyle anlatıyor (6):
“Mühendisliğin bir yanı fizik bilimlerine, diğer yanı ise zanaatkarlığa uzanır. Zannatkarlık, tasarımı da içeren bir yaratma sürecidir. Zanaatkarların tanrısı Hephaistos, Yunan mitolojisinde ateş tanrısı olarak geçer.
Bilimler henüz birer sistem halinde değilken ve her şey bir tür yap-boz kıvamında ilerlerken insanlığın en görkemli yaratıları -Büyük Piramit’ten Roma köprülerine, Akropolis’den Mohenjo Daro’ya- birer mühendislik ürünü olarak ortaya çıktılar. Mühendislik emeği ve kurgusu uygarlığın temeliydi. Mühendis hem amatör hem de profesyoneldi; yazılı kurallar ve belirli bir sistematik içinde aktarılan bilgi dağarcığının azlığı onu hem yaratıcı hem de maceraperest kılıyordu.
İktisatçıların deyimiyle bir tür kıtlık rantı üzerinde hükmediyordu; sayısı az ve bulunması zor idi. Mühendisliğin ayrıcalığını koruma güdüsünün bir tür kıtlık rantını muhafaza etme güdüsü ile kol kola yürümesi mühendislik emeği için değişmeyecek bir yazgı olacaktı. Özgür ve yaratıcı; hayalperest ve pervasız; akışkan ve kalıcı; mühendis-usta bunların hepsine vakıf idi. (Bu tanım, bizim Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği’nin de hayata bakışını etkileyen, özgün “lonca kültürünü” anımsatıyor).
Bu hükümranlık kapitalizm ile bitti. Sermaye birikimi her türden üretimi bireylerin özgür kurgularına ve disiplinsiz yaratım güçlerine bırakılmayacak kadar örgütlü ve sistemli bir hale getirdi.
18. Yüzyıl sonrası ortaya çıkan bilim-teknoloji-piyasa ilişkisi, «kökleri eski» ama kendisi yeni ve sıradışı bir meslek grubu doğurdu.
Sermaye birikimi, mühendis emeğinin kapitalist emek süreci içinde şekillenmesini gerektiriyordu. Bu, «alaylı, gezgin ve maceraperest» mühendisin de sonuydu. “
Bir anlamda ilk mühendisler İngiliz işçi sınıfının çocukları idi.
Sanayi Devrimi ile birlikte ortaya çıkan bu “ilginç tipoloji”, makina yapan, üreten, çözen, çözümleyen, hesaplayan, onaran, denetleyen, tasarlayan, planlayan, verim arttıran mühendis, aynı zamanda bilimin teknoloji ile olağanüstü yakınlaşmasının işaretini veriyordu.
Birinci Sanayi Devrimi sonrası neredeyse teknik ile eş anlamlı olarak algılanan “makina” kelimesi isei Aristoteles’e göre ise, “machinato” yani Yunanca’dan türetildiği üzere “hileli bir araç” anlamındadır. O halde teknikle mekaniğin görevlerinde ortaya çıkan çelişkilerin çözümü yoluyla “doğanın aldatılması” ve güçlüklerin aşılması söz konusuydu. (7)
Mühendisin İngilizce karşılığı olan “engineer” sözcüğünün kökeni, icat eden kişi anlamına gelen Latince “ingeniatorem” dan gelmektedir. “Teknoloji” ile “mühendislik” –hatta bazı sözlüklerde eş anlamlandırılacak kadar- iç içe geçmiş kavramlardır.
Arapça’nın en eski sözlüğü olarak bilinen Kitab-ul Ayn’da “mühendis” sözcüğü için “su kanallarının yolunu belirleyen” diye söz eder. Yine Arapça sözlüklerden bu kelimenin Farsça’da bir uzunluk ölçüsü birimi ve aynı zamanda ölçü/oran anlamına gelen “endaze” ya da “su kemerlerini/kanallarını ölçen veya planlayan kişi anlamına gelen “abendaz” dan geldiğini, ilk önce “hendaz”, daha sonra “hindaz” şeklinde Arapçalaştığını ve buradan “hendese” ve “mühendiz” kelimelerinin türeyip nihayet “mühendis”e dönüştüğünü öğreniyoruz .
Özgül Keleş, mühendislik kimliğini şöyle açıklıyor: “Mühendis, Doğu kültüründe ölçüp, biçen ve çizen kişidir. Batıda ise akıl edip, zekasını kullanan kişi, dahi, mucittir. Bu iki bakış açısı arasındaki fark, insan beyninin olaylara bakış açısını, algılamasını ve mühendisin kimliğini değiştirir”(11).
Çağdaş anlamda mühendislik kavramı, Sanayi Devrimi sonrası gelişen kapitalist kültürün bir ürünü. Marx, mühendisliği (ve mimarlığı), Kapital’in 1.cildinde şöyle tanımlıyor: “Örümcek, işini dokumacıya benzer şekilde gördüğü gibi, arı da peteğini yapmada pek çok mimarı utandırır. Ne var ki, en kötü mimarı en iyi arıdan ayıran şey, mimarın yapısını gerçekte kurmadan önce, onu imgesinde kurabilmesidir”.
Poesis mi? Praksis mi?
Kapitalist üretim ile birlikte, mühendis için bir soru belirdi: Poesis mi? Praksis mi? (8)
Pratik sözcüğü, praksis den geliyor. Praksis, insanlar arasındaki, insanların etkileşimindeki eylemleri gösteriyor ve daha çok ahlak ile ilgili; dünyayı dönüştüren ve dünyayı değiştirirken insanın kendisinin de dönüştüğü her türlü çalışma demek.
Praksis, bir eylemselliktir ve insanın düşünsel-uygulamalı eylemini bir arada kapsar.
Poesis, var olmayan bir şeyi meydana getirmek demek. Batı dillerinde şiir, poem, poetry ve şair, poet de aynı kökten geliyor.
Yani tasarıma form vermeyi amaçlayan bir yapma ve üretme işi. Sanatla, el becerisi ile açığa çıkarma.
Poesis, üretici-yaratıcı faaliyet iken, praksis fayda ortaya çıkaran faaliyettir.
Poesis mi? Praksis mi? Mühendisler için kapitalist üretimde hep var olacak bir sorudur.
Erdal Musoğlu 20. yy. ve 21. yy mühendisliklerini şu şekilde karşılaştırıyor (9):
20. yy’da ise, mühendislik olağanüstü başarılar sağlamıştır. ABD Ulusal Mühendislik Akademisi, daha önce “Mühendisliğin 20.yy’da gerçekleştirdikleri” konulu bir değerlendirme yapmış ve aşağıdaki gelişmeleri yüzyılın en önemli mühendislik başarıları olarak seçilmiş idi: Elektrifikasyon, otomobil, uçak, su şebekeleri, elektronik, radyo ve televizyon, tarım makinalaşması, bilgisayarlar, telefon, klima ve soğutma, otoyollar, uzay araçları, internet, görüntülü işleme, ev araç ve gereçleri, sağlık teknolojileri, petrol ve petrokimya teknolojileri, lazer ve fiberoptik, nükleer teknolojiler, yüksek performanslı malzemeler.
Bütün bunların hepsinin 20. yy’da gerçekleştirildiğini, daha önce olmadığını, insanların yaşamını nasıl kökten değiştirdiğini, kolaylaştırdığını ve geliştirdiğini anımsamak bile baş döndürücü değil mi?
21.yy’ın mühendislerinin işleri de, bu nedenle, hem kolay hem de zor olacak. Kolay, çünkü onlar yapacaklarını, bütün bu yapılanların üzerine inşa edecekler. Zor, çünkü çözülmesi gereken yeni sorunların boyutları, karmaşıklığı ve acilliği eskilerden çok fazla.
Bütün bu başarılara karşın, 21.yy, mühendisliğin karşısına yepyeni ve büyük sorunlar çıkarmaktadır. En başta, hem dünya nüfusunun, hem de insanların ihtiyaçları ve ulaşmak istediklerinin artmakta olduğu bir çerçevede, uygarlığın ilerlemesini, çevreyi ve kaynakları koruyarak, yaşam kalitesini de arttırarak sürdürmek gerekmektedir.
Ama, bu yüzyılın mühendisliğinin en büyük önceliği, insanlığın bir geleceğinin olmasını sağlamak olacaktır! Bilindiği gibi, yerküremizin sınırlı kaynakları, miktarı ve gereksinimleri giderek artan dünya nüfusuna yakında yetmeyecektir. Çevrenin ve doğal kaynakların yok edilme sürecinin tersine çevrilmesi ile yeni enerji kaynaklarının bulunması ve kullanılması geleceğimiz için yaşamsal önemdedir.”
Sonuç
Dr. Baha Kuban ise, yazının girişinde rakamsal veriler ile tanımladığımız “halimizi” şu şekilde analiz ediyor: Sanayi Devrimi, ayırımından beri insan uygarlığının dünyada canlı yaşama karşı yönelttiği üç büyük tehdit artık gezegenin de varlığını tehlikeye atıyor. Bunlar; dünya üzerinde canlı ve kültürel yaşam türlerinin kimyasal ve kültürel kirlilik yoluyla hızla yok olması ve yine sınai kirliliğin iklim değişikliği ve atmosfere yaptığı etkilerle tüm yeryüzünün tehdit etmeye başlamasıdır. Dünyada kendisinden başka türlere hatta üzerinde yaşadığı topraklara böylesine hoyrat davranan türümüz, kendi içinde yaşadığı toplumlara neler yapıyor? Karnemiz bu bakımdan da kırıklarla dolu (10).
Modern sanayi teknolojisi ve onun ürünleri kendilerine karşılık gelen toplumsal kurumları şekillendirmiştir ve deyim yerindeyse, evrensel bir uygarlık yaratmışlardır. Farklı feodaliteler, hatta erken kapitalizmler olabilir ama modernite tekniktir. Marx’ın sanayileşmede İngiltere’nin izinden giden Almanya için ima ettiği gibi;
“De te, fabula narattur”, Senin masalın anlatıldı, yani önceden çizilmiş bir yoldan gidiyorsun (13).
Buna karşın Veblen’ in kavrayışında modern teknoloji, birbiriyle çelişkili iki eğilimi içerdiği izlenimini vermektedir:
- mevcut bilgiler ışığında herhangi bir sorunun çözümüne yönelik olarak önerilebilecek yanıtlar arasından zorunlu bir seçim yaparak, çözüm tartışmalarını sonlama arayışıdır.
- mevcut yanıtın doğruluğunu temellendiren bilgiyi sorgulayıp onu aşarak, yeni bir yanıt oluşturabilmeyi mümkün kılacak yeni bilgiyi üretme eğilimidir.
Bu iki eğilimden yola çıkarak Veblen’in sanayi dünyasına ve bu dünyanın gerilim ve çelişki alanına girebiliriz. Modern bakış açısının birinci eğilimi olan çözüm arayışlarını sonlama girişimi, etkinliklerin sürdürülebilmesi için meşru bir zemin hazırlamakta fakat aynı zamanda yeni bilgiyi üretmeyi amaçlayan ikinci temel eğilimin önünde de engel oluşturmaktadır (12).
Artık faydacı eylemselliğin (praksis) sonuna geldik, yaşamın devamı için yaratıcı eylemselliğe (poesis), mevcut yanıtlar yerine yeni yanıtlar üretmeye ve yeni bir masal yaratmaya ihtiyacımız var.
Kaynaklar
1. www.iklimhaber.com
2. www.birbucukderece.com
3. www.ipcc.ch
4. Prof.Dr. Ahmet İnam / Gen Teknolojisi ile Birlikte Yaşamayı Öğrenmek İçin Düşünme Hazırlıkları www.phil.metu.edu.tr / ahmet-inam/yayinlar.htm
5. Müfit Akyos, Politik Bilim, “Bilimsiz Teknoloji, Teknolojisiz Yenilik Olmaz”, www.inovasyon.org
6. Serdal Bahçe, İşçileşme ve Mühendisin Oasisi, EMO Dergisi, Temmuz 2017
7. Pınar Ülgen / Doğu-Batı Arasında Teknoloji Transferi (Geç Ortaçağlar) / Arkeoloji ve Sanat Yayınları / 2.baskı/ 2016
8. Gamze Yücesan Özdemir, Fırtınadaki Arı: Mühendisin Hayatı, İmge Yayınevi, 2020
9. Erdal Musoğlu, “Bilim ve Teknoloji Dünyasına Bir Yolculuk – Geleceğimiz Nasıl Şekilleniyor?”, HBT Akademi e-kitapları2,
10. Baha Kuban, Semih İşevi, “Enformasyon Çağında Yetişkinler için Masallar”, Türkiye Kütüphanecilik Derneği 21.Yüzyıla Girerken Enformasyon Olgusu Sempozyumu, 2001
11. Prof.Dr. Özgül Keleş, “Mühendis Kimdir, Ne İş Yapar, Kaç Çeşit Mühendis Vardır?”, Metalurji Dergisi, TMMOB Metalurji ve Malzeme Mühendisleri Odası Degisi, Sayı 172
12. Ahmet Haşim Köse, Ahmet Öncü, Kapitalizm, İnsanlik ve Mühendislik, Türkiyede Mühendis Mimarlar-3, TMMOB, 2000
13. Ahmet Öncü / Türkçe Çeviriye Giriş / Mühendisler ve Fiyat Sistemi / Thorstein Veblen / TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası /2011
14. Baha Kuban, “Teknolojik Determinizm ve Teknolojinin Toplumsal Denetimi”, Uluslararası Bilim, Teknoloji ve Toplum Sempozyumu, 1999
Uluslararası Alüminyumcular Birliği (International Alumininum Association, IAI) küresel alüminyum sektörüne hedef olarak koyduğu 2050 yılında sıfır karbon salınımı bağlamınd DEVAMI...
Giriş Niyetine – Fabrika Ayalarına Dönmek Bilimsel çalışma salt “insan odaklı” değildir. Yani içinde insan olsun ya da olmasın, doğada ve evrende olan biten DEVAMI...
Giriş Charles Dickens, 1859 yılında yazdığı “İki Şehrin Hikayesi” adlı romanında, Sanayi Devrimi’ni ve bu süreçte yaşadıklarını şu çarpıcı cümlelerle betimler DEVAMI...
Mühendislik: Bilinenden Daha Fazlası Üniversite giriş sınavı sonrası -biz her ne kadar mesleğimizin itibar kaybettiğini gözlemlesek de- meslek seçimi arefesindeki gen& DEVAMI...
Giriş Bütün alüminyum işleyen işletmelerde, son yılların eğilimi olabildiğince fazla hurda ya da daha genel bir deyişle ikincil malzeme kullanmak ve böylece karbon ayak izini d&uum DEVAMI...
Temelde cevherden ya da hurdadan metal kazanımı (ekstraksiyonu) aynı rotayı izleyen prosesler. Birincil üretimde madencilik proseslerine, ikincil üretimde hurda toplama, cevher zenginleşti DEVAMI...
Halimiz Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) hazırladığı “1,5°C Küresel Isınma Özel Raporu’na” göre; - İnsanlar, dünya DEVAMI...
Magnezyum Üretim Yöntemleri Dünyanın en büyük magnezyum üreticisi ve ihracatçısı Çin’dir. Çin, 800 000 ton’dan fazla yıllık birincil magn DEVAMI...
Giriş Geçtiğimiz aylarda Magnezyum ve Silisyum fiyatlarındaki öngörülemez artış, alüminyum sektörünün önemli gündemlerinden birisini oluşturdu. Ar DEVAMI...
Giriş Skandiyum, nadir toprak elementleri içerisinde yer alan ilginç bir element. Nadir toprak elementlerini oluşturan ana element grubu Lantanitler (atom numaraları 57’den 71&rsqu DEVAMI...
Giriş Birincil alüminyum üretimi küresel seragazı emisyonlarının %2’sinden sorumlu ve üretilen toplam elektrik enerjisinin %4’ünü tüketiyor. S&u DEVAMI...
Otomotiv endüstrisi temel bir değişimle karşı karşıya: elektromobilite önem kazanıyor, bölgesel pazarlar farklı şekilde gelişiyor ve Çinli üreticiler daha büyük bir rol üstlenebilir. Rekabet güc& DEVAMI...
ŞA-RA Enerji ve Çukurova Üniversitesi Adana Organize Sanayi Bölgesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu arasında yapılan iş birliği ile öğrencilerin sektör deneyimini üniversite eğitimiyle buluşturacakları DEVAMI...
Sensör, yazılım ve otonom teknolojileri bir araya getiren dijital gerçeklik çözümlerinde dünya lideri Hexagon, otomotiv üreticisi SEAT S.A. ile 25 yıllık ortaklığını Manufacturing Intelligence böl&u DEVAMI...
Siber güvenlik şirketi ESET, Linux arka kapısı WolfsBane’in birden fazla örneğini tespit ederek bunu Çin’e bağlı bir gelişmiş kalıcı tehdit (APT) grubu olan Gelsemium’a atfetti. Keşfedilen arka kapılar DEVAMI...
Siber güvenlik şirketi ESET, Linux sistemleri için tasarlanan ve yaratıcıları tarafından Bootkitty olarak adlandırılan ilk UEFI bootkit’ini keşfetti. Bu keşif UEFI önyükleme kitlerinin artık yalnızca Windows sistem DEVAMI...
Tosyalı Holding, metalurji sektöründe önemli bir hamle yaptı. Tosyalı Metalurji, sektördeki en büyük rakiplerinden Baştuğ Metalurji’yi satın alarak, yıllık sıvı çelik üretim kapasitesini 8 milyo DEVAMI...
Yönetim danışmanlığı şirketi Horváth’tan Tobias Bock İnsansı robotların üretim süreçlerine esnek bir şekilde entegre edilebileceğini vurguluyor. İnsansı robotların yakın zamandaki atılımının te DEVAMI...
ÇELİK ÜRETİMİ 2024 yılının Ekim ayında Türkiye’nin ham çelik üretimi, geçen yılın aynı ayına göre %0,7 artışla 3 milyon tona yükseldi. Ocak-Ekim döneminde ise üretim %12,4 oran DEVAMI...
Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) 2024 yılının ilk 10 aylık dönemine ilişkin verileri açıkladı. Geçen yılın aynı dönemine göre toplam üretim yüzde 7 gerileyerek 1 milyon 122 bin 567 adet olarak gerçek DEVAMI...
Otomotiv tedarik sanayisinin başarılı kuruluşlarının ödüllendirildiği 2024 Yılı OSD Tedarik Sanayi Başarı Ödülleri Töreni düzenlendi. Etkinlikte OSD üyelerinin kalite anlayışı, teslimat güvenirliği, tek DEVAMI...