Giriş Niyetine – Fabrika Ayalarına Dönmek
Bilimsel çalışma salt “insan odaklı” değildir. Yani içinde insan olsun ya da olmasın, doğada ve evrende olan biten olayları açıklamaya çalışır. Teknoloji ise “insan odaklı” bir kavramdır ve teknolojinin her aşamasında insan vardır.
Birinci sanayi Devrimi’ne kadar, hakikatı arayan ve saf bilgiye ulaşmaya çalışan, çıkarsız anlama ve kavrama çabası ile gelişen bilimsel anlayış ile bilime dayalı olarak gelişen, bilimden etkilenen ve birbirini destekleyen bilim-teknoloji ilişkisi ya da bütünlüğü, teknoloji lehine bozulmuştur. Teknoloji-Sanayi ilişkisi ile, teknolojik çalışmalarda öncelik, bilimin temsil ettiği evrensel ve kamusal yarardan önce sanayicinin çıkarlarına evrilmiştir. Sanayici konumu gereği ”kar etmek” üzerine odaklanmıştır ve uyguladığı teknolojiyi, kar etmesine olanak verdiği ölçüde geliştirme çabasındadır. Bugünkü anlamıyla “mühendislik” mesleği de Sanayi Devrimi ve onunla eş zamanlı olarak kapitalizm ile birlikte doğmuştur.
Bugün yaşadığımız sürdürülemezlik hali, kar odaklı kapitalist düzenin yarattığı çevresel tahribat; doğal kaynakların hoyratça kullanımı sonucu oluşan kaynak kısıtları ve bunların yarattığı gelir dengesizliği ve toplumsal refah kaybı ile karakterize olmuştur.
Yeşil Dönüşüm
Öncelikle Avrupa Birliği’nin gündeme getirdiği, iklim krizi ile mücadelede “yeni bir iklim rejimi” gerekli. Bu rejimin ana kurgusu ise ekonomik büyüme ile kaynak kullanımının ayrıştırılması, diğer bir deyişle lineer ekonomiden, “döngüsel ekonomiye” geçiş.
Yeni iklim rejiminin diğer önemli bir yaklaşımı ise, tüm sektörlere kapsayıcı ve bütüncül bir yaklaşım ve kritik sanayiler (demir-çelik, çimento, alüminyum, enerji, tarım, inşaat, taşımacılık gibi) bazında politika üretimi.
Fırsat mı? Engel mi?
Kavramsal boyutta, Erol Taymaz (4) ekonomik büyümenin kaynaklarını 4 bileşene bağlıyor:
- Yatırım
- Yaygın eğitim,
- Yenilik ve
- Yapısal dönüşüm.
Bununla birlikte sanayi politikalarını ise pasif ve proaktif sanayi politikaları olmak üzere olarak ikiye ayırıyor ve aşağıdaki gibi karakterize ediyor: (4)
- Pasif/savunmacı sanayi politikasının ana bileşeni:
o Düşük maliyet (düşük ücret) temelinde rekabet gücü
Niteliksiz işgücü (“beşeri sermaye”)
İzleyici sanayi yapısı
- Proaktif Sanayi Politikası ise;
Üretkenlik ve yenilik temelinde rekabet gücü
• Yenilik: Teknoloji ve yenilik politikaları
• Yaygın eğitim: Nitelikli işgücünün gelişimi
• Yatırım: Kamu girişimciliği
• Yapısal dönüşüm: Sanayi yapısında dönüşüm
Bunların ışığında Türkiye’nin son 60 yıldaki büyüme performansını ise stabil ancak pasif ve gelişmiş ülkeler düzeyine ulaşmak için yetersiz görüyor: (4)
- Türkiye 1950’lerden itibaren iyi bir izleyici
- Yapısal dönüşüm yavaş
o Uluslararası iş bölümündeki konumu değişmiyor
o Tekstil en önemli ihracatçı sektör
o Bilgi iletişim teknolojilerinin payı çok düşük
- Büyüme hızı yeteri kadar hızlı değil
- Teknolojik yenilikler yaygın değil
o Üretkenlik düşük
- Nitelikli işgücü sorunu
o Eğitimli nüfus oranı
o Eğitimin niteliği
o İş yerindeki eğitimin yetersizliği (yüksek işgücü devir oranı)
Türkiye’nin dünya ekonomisine eklemlenme biçimi (üretim zincirlerindeki konumu) mevcut büyüme yapısında bir değişikliğe yol açmıyor ve Türkiye her dönem, o döneme özgü teknolojisi standartlaşmış, düşük maliyet temelinde rekabetçi olunabilecek ürünlerde uzmanlaşıyor. (4).
Öncelikle ülkenin pasif ya da izleyici konumundan proaktif konuma geçmesi önemli. Bunun ilk koşulu ise fabrika ayarlarına dönmek.
Diğer bir önemli konu ise sürdürülebilirlik kavramı ve buna bağlı olarak “yeşil politikaların” sermaye ile insan odaklı teknoloji arasında bir ortaklık yaratması. Burada kritik nokta sorumlulukların sadece prosedürleri geçiştirmek düzeyinde kalmaması ve “Yeşil Yıkama (green washing)” riski.
Öte yandan sürecin başarısı ancak “bütüncül” bir yaklaşım ile mümkün. Sermaye, kamu, üniversiteler ve meslek odaları burada anahtar konumda.
Fırsatlar
Öncelikli konu küresel sıcaklık artışının kontrolü. Buna ilişkin başta Avrupa Birliği olmak üzere birçok yol haritası ve hedef konmuş durumda. Ancak bunların ne ölçüde hayata geçebileceği ve başarıya ulaşacağı konusunda -özellikle Rusya-Ukrayna savaşı- nedeni ile çok fazla kaygı var.
Yaşam Döngüsü Analizi metodolojisi ve kapsam 2 bağlamında bakıldığında, küresel iklim sıcaklığının kontrolü için en önemli nokta, enerji altyapısının değişimi, yani fosil yakıtlı enerji üretiminden yenilenebilir enerji kaynaklı üretime geçiş. Bu doğal olarak çok zorlu bir süreç. Özellikle metalurji sektörünü domine eden Çin ve Hindistan’da kömür kaynaklı enerji kullanımı en önemli engel ve bu değişim uzun bir yolculuk.
Güneş ve rüzgar başta olmak üzere -hatta kimi literatürde nükleer de bu grupta- yenilenebilir enerji tesislerinde gerek yapısal gerek kritik malzemelerin kullanımı malzeme mühendisliği için önemli bir alan açmakta.
Kapsam 1, 2 ve 3 bağlamında ise kısa ve orta vadede de “geridönüşüm” çok büyük öneme sahip. Malzeme mühendisliği açısından bakıldığında geridönüşüme uygun alaşım ve ürün tasarımı oldukça kritik.
Malzeme mühendisliği açısından diğer önemli bir konu ise ürün tasarımlarında -özellikle taşımacılıkta-daha hafif (demateryalizasyon) ve çevre ile dost yeni malzeme ve alaşımların tasarımı.
Yoğun enerji tüketen ve emisyon üreten metalurji mühendisliğinin gündemi ise aşağıdaki başlıklarda yoğunlaşmakta:
• Yenilenebilir kaynaklardan enerji üretimine bağlı olarak metalurjik tesislerde elektrifikasyon,
• Metalürjik tesislerde, üretimin her aşamasında enerji tüketiminin azaltılması (birincil teknolojilerde iyileştirmeler) ve birincil malzemelerin ikincil malzemelerle ikame edilmesi,
• Metalik ürünlerin yaşam döngülerinin kapalı döngü haline getirilmesi, yani kullanım ömrünü doldurmuş ürünlerin yeniden kullanım ya da yeniden üretim ile aynı işleve sahip “yeni ürün” formuna getirilmesi, yan ürünlerin başka endüstrilerde hammadde olarak kulanım olanaklarının araştırılması ve kullanılamayan yan ürün ya da atıklardan enerji üretimi.
Sonuç
Eşiyok’a göre (2); Türkiye’de sanayide faaliyet gösteren tesisler ağırlıklı olarak Sanayi 2.0 ile Sanayi 3.0 teknolojilerine dayalı olarak faaliyetlerini sürdürüyor. Ancak otomotiv, ilaç, savunma ve havacılık gibi sektörlerde Sanayi 4.0’ün endüstriyel robotlara dayalı üretimi de söz konusu. Başka bir ifadeyle, sanayileşmeye geç katılan bir ülke olarak Türkiye, bir yandan demode olarak tanımlanan teknolojilere sahip iken, diğer bir uç noktada ise çağın gereklerine uygun teknolojilerle üretim yapıyor. Türkiye sanayi düşük teknoloji yoğunluklu sektörlerin üretiminde belli bir üretim kapasitesine ulaşıp yetkinleşirken, teknoloji yoğunluğu arttıkça dışa bağımlılığı artıyor. Türkiye sanayi genel olarak Sanayi 4.0’ın çok uzağında.
Tam da bu noktada, dijitalleşme ile birlikte uzun zamandır ısrarla ihmal edilen “planlama” kavramının yeniden devreye sokulması ile, kıt enerji ve hammadde kaynaklarına sahip ülkemizde, yeşil metalurjik üretim sürecinde gerek malzeme gerekse proses bağlamında yeni hedefler ve yeni fırsatlar yaratmak mümkün.
Kaynaklar
1. Erman Car, “Endüstriyel Ortaklaşma (Simbiyoz) Yaklaşımı ve Alüminyum Endüstrisinde Uygulanabilirliği”, Alus08-8. Alüminyum Sempozyumu, İstanbul 2017
2. Bayram Ali Eşiyok, “Türkiye Sanayi 4.0’e Hazır mı?” HBT E-kitapları -7
3. Ebru Voyvoda, “Sanayi Ne Yapmalı – 3”, ‘1.Yüzyıl İçin Planlama 2022 Kış Konferansları-1, Ocak 2022
4. Erol Taymaz, “Türkiye’de Büyüme Dinamikleri, “Sanayi Ne yapmalı – 3, 21. Yüzyıl İçin Planlama Kış Konferansları, Ocak 2021
5. Nesrin Algan, “İklim Krizinden Kim Sorumlu, Bedeli Kim Ödüyor”, 21.Yüzyıl İçin Planlama, İklim ve Çevre, Kasım 2021
6. Erol Taymaz, Ebru Voyvoda, Kamil Yılmaz, “Uluslararası üretim Zincirlerinde Dönüşüm ve Türkiye’nin Konumu”, Mart 2012, İstanbul
7. Analiz: Erinç Yeldan, Ebru Voyvoda; Rapor: Mustafa Özgür Berke, mit Şahin, Funda Gacal, “Türkiye için Düşük Karbonlu Kalkınma Yolları ve Öncelikleri” İstanbul Politikalar Merkezi, Sabancı niversitesi ve Stiftung Mercator Girişimi, 2015
8. Erman Car, “İkincil Alüminyum Üretimi Özelinde İkincil Metal Üretimi ve Metalurji Mühendisliği: Değişimler-Etkileşimler, Alus’07- 7.8. Alüminyum Sempozyumu, İstanbul 2015
9. Erman Car, “Teknoloji Transferi ve Alüminyum Endüstrisi”, Alus’09 – 9. Alüminyum Sempozyumu, İstanbul 2019
10. Erman Car, “Geleceğin Mühendisliği”, Metal Dünyası Dergisi, https://www.metaldunyasi.com.tr/tr/yazarlar/24/erman-car/
Uluslararası Alüminyumcular Birliği (International Alumininum Association, IAI) küresel alüminyum sektörüne hedef olarak koyduğu 2050 yılında sıfır karbon salınımı bağlamınd DEVAMI...
Giriş Niyetine – Fabrika Ayalarına Dönmek Bilimsel çalışma salt “insan odaklı” değildir. Yani içinde insan olsun ya da olmasın, doğada ve evrende olan biten DEVAMI...
Giriş Charles Dickens, 1859 yılında yazdığı “İki Şehrin Hikayesi” adlı romanında, Sanayi Devrimi’ni ve bu süreçte yaşadıklarını şu çarpıcı cümlelerle betimler DEVAMI...
Mühendislik: Bilinenden Daha Fazlası Üniversite giriş sınavı sonrası -biz her ne kadar mesleğimizin itibar kaybettiğini gözlemlesek de- meslek seçimi arefesindeki gen& DEVAMI...
Giriş Bütün alüminyum işleyen işletmelerde, son yılların eğilimi olabildiğince fazla hurda ya da daha genel bir deyişle ikincil malzeme kullanmak ve böylece karbon ayak izini d&uum DEVAMI...
Temelde cevherden ya da hurdadan metal kazanımı (ekstraksiyonu) aynı rotayı izleyen prosesler. Birincil üretimde madencilik proseslerine, ikincil üretimde hurda toplama, cevher zenginleşti DEVAMI...
Halimiz Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) hazırladığı “1,5°C Küresel Isınma Özel Raporu’na” göre; - İnsanlar, dünya DEVAMI...
Magnezyum Üretim Yöntemleri Dünyanın en büyük magnezyum üreticisi ve ihracatçısı Çin’dir. Çin, 800 000 ton’dan fazla yıllık birincil magn DEVAMI...
Giriş Geçtiğimiz aylarda Magnezyum ve Silisyum fiyatlarındaki öngörülemez artış, alüminyum sektörünün önemli gündemlerinden birisini oluşturdu. Ar DEVAMI...
Giriş Skandiyum, nadir toprak elementleri içerisinde yer alan ilginç bir element. Nadir toprak elementlerini oluşturan ana element grubu Lantanitler (atom numaraları 57’den 71&rsqu DEVAMI...
Giriş Birincil alüminyum üretimi küresel seragazı emisyonlarının %2’sinden sorumlu ve üretilen toplam elektrik enerjisinin %4’ünü tüketiyor. S&u DEVAMI...
MAGMA, 19-21 Eylül 2024 tarihlerinde düzenlenen, Ankiros Uluslararası Demir-Çelik ve Döküm Teknolojileri, Makina ve Ürünleri İhtisas fuarında yer alan standında, yeni versiyon MAGMA 6, MAGMAeconomics DEVAMI...
Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) 2024 yılının ilk 9 aylık dönemine ilişkin verileri açıkladı. Geçen yılın aynı dönemine göre toplam üretim yüzde 7 gerileyerek 1 milyon 597 adet olarak gerçekleşti. Ge DEVAMI...
Siber güvenlik çözümlerinde dünya lideri olan ESET, ESET Güvenlik Açığı ve Yama Yönetimi (V&PM) modülünde bir güncelleme yayımladığını duyurdu. ESET V&PM artık Linux -masa&uum DEVAMI...
METEM - TMMOB Metalurji ve Malzeme Mühendisleri Odası Eğitim Merkezi tarafından 1975 yılından beri devam eden IMMC - Uluslararası Metalurji ve Malzeme Kongresi, bu yıl 22. kez İstanbul Fuar Merkezi’nde 19-21 Eylül 2024 tarihle DEVAMI...
Türkiye’nin önde gelen çelik üreticisi Çolakoğlu Metalurji, Kocaeli Üniversitesi ile eğitim, araştırma ve yüksek lisans alanlarında önemli bir iş birliği protokolü imzaladı. Bu protokol i DEVAMI...
ÇELİK ÜRETİMİ 2024 yılının Ağustos ayında Türkiye’nin ham çelik üretimi, geçen yılın aynı ayına göre %13,9 artışla 3,1 milyon tona yükseldi. Ocak-Ağustos döneminde ise üretim DEVAMI...
Bu yıl 16. kez düzenlenecek olan ANKIROS Fuarı için hazırlıkların sonuna gelindi. 19-21 Eylül tarihleri arasında bu yıl Yeşilköy İFM’ de gerçekleşecek olan fuara, yurtiçi ve yurtdışından yoğun ilgi va DEVAMI...
ÇELİK ÜRETİMİ 2024 yılının Temmuz ayında Türkiye’nin ham çelik üretimi, geçen yılın aynı ayına göre %4 artışla 3,1 milyon tona yükseldi. Ocak-Temmuz döneminde ise üretim %14, DEVAMI...
Dijital gerçeklik çözümleriyle metroloji alanında dünya lideri olan Hexagon, geniş yelpazedeki imalat denetim cihazlarını tamamlayan ve benzersiz esnek ölçüm yeteneğine sahip el tipi 3D tarama tek DEVAMI...
Ayıklama çözümlerinin global lideri TOMRA Recycling, 8-10 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek ALUMINIUM Düsseldorf Fuarı öncesinde yeni bir e-Kitap yayınladı. Alüminyum geri dönüşümü DEVAMI...