Metal Dünyası

Çelik

Demir

Maden

Alüminyum

Döküm

E-Dergi SEKTÖRLER HABERLER ÜRÜN TANITIMLARI TEKNİK YAZILAR DOSYALAR RÖPORTAJLAR BAŞARI HİKAYELERİ UZMAN GÖRÜŞÜ YAZARLAR FUARLAR ETKİNLİKLER PROFİLLER Editörden Künye YAYIN KURULU ARŞİV ABONELİK İLETİŞİM
Prof. Dr. Özgül Keleş
Prof. Dr. Özgül Keleş
ozgulkeles@itu.edu.tr
İnsan ve Değer Zincirindeki Halkalar
Hiç düşündünüz mü aynı tür varlığın bireyleri olarak, bizlere “İnsan nedir?” sorusu sorulmuş olsa nasıl cevaplarız? Veya diğer varlıklar bizi “insanı” tarif etmeye kalksalar nasıl tarif ederler?
 
• İnsan, hayal kurabilen ve gülebilen bir varlıktır. 
• İnsan, karbon esaslı, güneş sistemine bağımlı, bilinçli, sınırlı bilgiye sahip, hata yapmaya yatkın ve ölümlü bir varlıktır (1). 
 
Gülebilen veya yüz ifadelerinden güldüğünü düşündüğümüz kedi, köpek gibi varlıklar olduğunu söyleyebiliriz. Bu hayvanların bilinçli mi yoksa refleksle mi güldüğü konusu sorgulanabilir. Ancak, söz konusu insan olduğunda her gülüşün ardında bilinç adını verdiğimiz elle tutulamayan, gözle görülemeyen, tanımlanması oldukça güç bir kavram vardır. 
 
Bir mühendis olarak, hatta bir malzeme mühendisi olarak bana ikinci tanım oldukça etkileyici gelmiştir. Evet, insan karbon, hatta toprak esaslıdır. Metabolizmanın sağlıklı kalabilmesi için minerallerin (Mg, Ca, Fe, K, vb.) güneş ile etkileşimi gereklidir. Kanımızdaki demir, D vitamini düştüğünde veya elektrolit dengemiz bozulduğunda enerjimiz etkilenir, güçsüz düşeriz. 
 
Güneş insanlık için değerlidir. İnsan, hem ruhu hem de bedeni için güneşe ihtiyaç duyar. Varoluşun bizlere verdiği ilk görev düşünüp etrafımızı okuyabilmek ve anlayabilmektir. İnsanlık bu görevi bilinçli veya bilinçsiz olarak merakı sayesinde yerine getirmeye çalışırken, güneşin, ayın, yıldızların hareketlerini izlemiş, bu hareketlerin yeryüzünde, insan ruhunda oluşan etkilerini araştırmış ve öğrenmeye olan hevesi sayesinde bazen hata da yapsa en sonunda büyük buluşlara imzasını atmıştır. 
 
Bugünün popüler teması olarak herkesin dilindeki “inovasyon” da aslında bireyin, organizasyonların ve hatta insanlığın kendine verilen ilk görevi gerçekleştirmek adına yani düşünüp evreni okuma, öğrenme, keşfetme, anlama, değer verme adına gösterdiği çabadır. Bu çabalar sayesinde insanlık tarihinde inovatif devrimler yaşanmış yani radikal inovasyonlar gerçekleşmiş, gerçekleşmekte ve gerçekleşmeye devam edecektir. 
 
Gelin, insanlığın bilinen yazılı tarihinde özellikle eğitim, öğretim, bilim, teknoloji, araştırma, geliştirme kavramlarının keşfi ve bu kavramların yaşama adaptasyonu esnasında keşfedilen, üretilen ve kullanılan araçlar nelerdir sorularına cevap arayalım. Acaba insanlığın serüveninde ilk üniversite, enstitü ne zaman kurulmuştur. Sanayileşme ne zaman başlamıştır? Ar-Ge tanımını kim veya kimler ne zaman tanımlamıştır? Bilim-Teknoloji-ArGe ve inovasyon ilişkili midir? Kim inovasyon yapar, nasıl yönetilir? Peki “Yönetim” kavramının bütün diğer kavramlarla ilişkisi nedir? Kalite yönetimi, Ar-Ge yönetimi, inovasyon kültürü yönetimi insanlık tarihinde ne zaman değer bulmuştur? 
 
İnovasyona yön veren kurumlar arasında yüksek öğrenim kurumları yer alır. İnovasyon adına yüksek öğrenim kavramının ve kurumların oluşturulması radikal bir devrim, insanlık adına yaratılan en yüksek değerlerdendir. Tarihteki ilk yüksek öğrenim kurumu, M.Ö. 387’de Yunanistan’ın Atina şehrinde ünlü düşünür Plato tarafından kurulduğu belirtilen Platonik Akademi’dir. Bu tarih sonrasında her ne kadar bazı kaynaklar yüksek öğrenim alanında insanlık tarihindeki ilk üniversitenin Hindistan’da M.Ö. 700’lü yıllarda Takshashila/Taxila ismi ile kurulduğunu savunmaktalarsa da Guiness Rekorlar Kitabı’na geçmiş ve UNESCO tarafından dünya mirası listesine alınan, dünya tarihindeki ilk üniversitenin M.S. 859 yılında Fatima Al-Fihri tarafından Fas’ın Fes kentinde kurulan Keyruvan Üniversitesi olduğu kabul edilir. Bu konuda bir ayrıcalık yaparak dikkatinizi özellikle bir kadın tarafından kurulan bu üniversitenin hali hazırda da faaliyetlerini devam ettirdiğini ve çok zengin bir kütüphaneye sahip olduğunu belirtmek isterim (2-3).
 
Coğrafyamızda kurulan ilk üniversite Büyük Selçuklu İmparatorluğu tarafından 1068’de Bağdat’ta Nizamiye Medresesi olup Osmanlı İmparatorluğu’nda da eğitim değişik illerde kurulan medreseler ile gerçekleştirilmiştir. Daha sonra 1773 tarihinde din odaklı geleneksel medrese eğitimi anlayışından kopularak mühendislik temelli eğitim ve araştırma yapmak amacıyla Mühendishane-i Berri-i Hümayun şimdiki adı ile İstanbul Teknik Üniversitesi kurulmuştur. Avrupa coğrafyasının ilk üniversitesi ise 1088 yılında İtalya’da kurulan Bologna Üniversitesi’dir. Çok merak edilen coğrafya olan Amerika kıtasında ise Amerika Birleşik Devletleri’ndeki (ABD) ilk üniversite bugün de varolan Harvard Üniversitesi’dir. Çok ilginçtir ki bu üniversite aslında 1636 yılında ABD’nin bağımsızlık bildirgesi imzalanmadan önce kurulmuştur. Bu da insanlığın zihinlerinin bağımsızlığının değerini ortaya koymaktadır (3-6). 
 
Tarihteki ilk enstitü Bağdat’ta bir gözlem evi olarak 9. yüzyılda kurulmuştur (6). Bu çağlarda kurulan enstitülerinin pek çoğu astronomi odaklı iken ancak 19. yüzyılın ilk yarısından itibaren üniversiteler ve özel teşebbüslerle değişik alanlarda odaklanmış enstitülerin kurulduğu görülmektedir. 
 
İnsanlığın evreni anlama ve okuma yolundaki ilk adımları ile birlikte bilim ve teknoloji üretimi hız kazanmıştır. Yaşama biçimi ve beklentileri değişen insanlık 17. yüzyılın sonlarında İngiltere’de I. Sanayi Devrimi’ni başlatmıştır. Sanayi Devrimi ile kitle üretimlerine geçilmiş, günümüzde bilindiği anlamıyla ilk fabrikalar kurulmaya başlanmış ve ilk sanayiler ve sanayiciler ortaya çıkmıştır (7,8).
 
Değer tarihinde devletlerin ve devlet politikalarının rolü çok büyüktür. Politikalarını buluşları tetikleyici ve buluşların teknolojiye dönüşümde destekleyici rolü üstlenecek ve uygulayacak şekilde tasarlayan ve gerçekleştiren devletler, kendi toplumlarının bilimsel, teknolojik, sosyolojik ve ekonomik büyümelerini kaçınılmaz hale getirirler. Tarihte, devletlerin vatandaşlarının en değerli haklarından biri olan fikirlerini ve ürünlerini korumaları adına başlatılan faaliyet, yani entellektüel sermayenin değer kazanma yolculuğu, M.Ö. 500’lü yıllarda Yunanistan’da gerçekleştirilmiştir. Patent olarak nitelendirilebilecek ilk yazılı belge 1331 İngiltere’de Kral IV. Henry tarafından John Kempe’ye takdim edilmiştir. İlk patent kanunu cam üreticilerini koruma amacıyla 1450 yılında Venedik’te oluşturulmuş olup ülkemizde fikri mülkiyet hakları korunmasına dair kurumsal yaklaşımlar 1870’li yıllarda başlatılmıştır (9-10). 
 
Tarihte insanlığın Araştırma Geliştirme (Ar-Ge) yolculuğu varoluşu ile birlikte başlamış olsa da, insanlığın bu kavramları tanımlaması zaman almıştır. Araştırma ve araştırmacının görünürlüğü adına ilk girişimlerden biri Bilim Dergisi’nin (Science) editörü McKeen Cattell tarafından gerçekleştirilmiştir. 1906 yılında Cattell, ABD’de bulunan binlerce araştırmacının biyografilerini bir rehberde yayınlayarak o dönemde kimlerin hangi alanlarda araştırmalar yaptığını ortaya koymak istemiştir (11). Yayınlanan bu rehberdeki tüm araştırmacıların büyük kısmı üniversitelerde kaydı bulunan akademisyenlerden oluşmuştur. Bunun temel sebeplerinden biri bu araştırmacıların kayıtlı olarak bir kurumda araştırmacı olarak görevlendirilmiş olmaları, bir diğeri ise o dönemlerde “araştırma” kelimesinin temel araştırmayı çağrıştırmasıdır. Ayrıca, o dönemlerde her ne kadar İngiltere, diğer Avrupa ülkeleri ve ABD’de başlayan sanayi devrimi ile teknolojik gelişmeler ve inovasyonlar yapılmışsa da henüz sanayi kuruluşlarında yönetim bilimlerinde yeterli olgunluk sağlanamadığından “araştırmacı” ünvanı sanayicilerin organizasyonlarında yeterli yeri bulamamış Ar-Ge bölümleri o dönemlerde henüz kurulmamıştır. 
 
Ar-Ge tanımı ve tarihi 1927 yılında ABD Başkanı Herbert Hoover döneminde araştırma faaliyetleri ülke bütçesinin yapılandırılması ve yönetilmesindeki gereklilikler sonucu temel ve uygulamalı araştırma olarak ikiye ayrılarak adlandırılıp, izlenmeye başlamıştır. Çünkü sanayi devrimleri ile birlikte Sanayiciler ürün ve üretim geliştirme adına yaptıkları faaliyetlerin, kurdukları laboratuvarların, istihdam ettikleri personellerin kısacası uygulamalı araştırmaya harcadıkları bütçenin devlet tarafından görülmesini ve hatta olabiliyorsa desteklenmesini talep etmişlerdir. O dönemlerde ABD raporlarında ve politikalarında “Araştırma” başlığı altında harcama istatistikleri tutulurken Ulusal Araştırma Konseyi’nin raporunda “araştırmanın işe uygulanmış halinin geliştirme” olarak anılarak “araştırma” akademisyenlerin, “geliştirme” ise sanayinin işi olarak benimsenmiş ve inovasyon evriminde verilen mücadelede “Geliştirme” kavramı ile ilk defa 1940’lı yıllarda tanışılmıştır. Araştırma; temel ve uygulamalı araştırma olarak sınıflandırılırken, geliştirme ayrı bir kategori olarak değerlendirilmiştir (7, 8). 
 
Ar-Ge ile ilgili ilk kavramsal tasarım ve hayata geçiş çabaları ABD’deki faaliyetler ile olsa da dünya çapında Ar-Ge tanımınının yapılması ve kabul görmesi insanlık tarihi açısından çok uzak sayılmayacak bir tarih olan 1963 yılında OECD üyeleri tarafından İtalya’nın Frascati şehrinde yapılmıştır. Frascati’de ilk olarak uluslarası ölçekte Ar-Ge tanımı yapılmış ve istatistiklerinin nasıl ölçüleceği ile ilgili standart bir anlayış oluşturulmaya çalışılmıştır. Frascati El Kitabında Ar-Ge tanımı “bilgi dağarcığını artırmak ve varolan bilgiye yeni uygulama alanları bulmak amacıyla gerçekleştirilen araştırma ve deneysel geliştirme yaratıcı ve sistematik çalışmalarını kapsar” şeklinde ifade bulmuştur. Fark edildiği üzere tanımda özellikle deneysel vurgusu yer almıştır. Ar-Ge aktiviteleri temel, uygulamalı ve deneysel geliştirme olarak ayrılmış olup deneysel geliştirmeden kasıt, varolan bilgiyi kullanıp yeni bilgilerle birlikte yeni/varolan ürün ve proseslerin geliştirilmesidir (12). 
 
Ar-Ge inovasyon ilişkisinin doğru zemine oturtulması şarttır. İnovasyon “bir buluşun sosyal ve/veya ticari değer kazanmış hali olarak” tanımlanabilir. ArGe, inovasyonun her aşamasında bir araç olarak yer almalıdır ki hem buluş yapılması hem de buluşun değer kazanması mümkün olabilsin. Hedef, ürünü/prosesi (teknolojiyi) tasarlamak, üretmek ve toplum nezdinde bu ürünü ekonomik ve sosyal olarak değerli kılmaktır. Değerli olan ürün/proses satılır veya kabul görür ve buluşcularına, topluma ekonomik ve sosyal anlamda fayda sağlar. Ürüne değeri orijinalliği kazandırır. Orijinal olmak için farklı olmak farklı olmak için ise Ar-Ge yapmak gereklidir. 
 
Değer zincirindeki en önemli halkalardan biri yönetimdir. Yönetim kavramı ve pratikleri insanlığın hayatının tam merkezinde olmasına rağmen ilk yönetim bilimleri konferansı ve sanayideki etkileri 19. yüzyıl ve sonrasıdır. Modern kurumların buluşçusu ve ilk bilinen CEO, Alfred P. Sloan ve yönetim bilimlerinin babası Peter Drucker olarak bilinmektedir. Sanayi devrimleri ile birlikte kitle üretimlerin başlaması üretim verimliliği ve karlılık için insan, makine ve proses yönetiminin önemli olduğunu ortaya çıkarmıştır. Sanayide çalışan akademisyenler, sanayicilerin kendileri ve mühendisleri özellikle kalitenin güvence altına alınması, üretim ve yönetimin yalınlaştırılmasına yönelik olarak Kalite Kontrol ile başlayıp, Toplam Kalite Yönetimi ve Yalın Yönetim gibi değişik yönetim sistemleri, araçlar,teknikler ve standartlar geliştirerek değer zincirine katkıda bulunmuşlardır. 
 
Değer zincirindeki halkalardan biri de inovasyondur. Çağımızın inovasyona odaklı hale geldiği düşünüldüğünde inovasyonun tarifi adına da uluslarası ortak anlayışların oluşturulması çabaları da yakın tarihte yapılacaktır. İnovasyonuninsanlığın varoluş mücadelesindeki serüveninde ilk anlamlandırılmaları 13. yüzyılda “sözleşmelerin yenilenmesi” daha sonra “değişim” şeklinde olmuştur. 1939 yılında Schumpeter’in buluşçuluk teorisini üzerine yaptığı çalışmada buluş ve inovasyon arasındaki fark tartışılmıştır. Son yıllarda ise açık inovasyon kavramı insanlığın varoluş mücadelesindeki yeni değer durağı haline gelmiştir (13, 14). 
 
Değer zincirindeki halkaların önce kavramlarının yaratılmasından başladığı, sonra elle tutulur gözle görülür üç boyutlu ürünlere dönüştürüldüğü (yüksek öğrenim kurumları, sanayi, devlet, yönetim biçimleri, vd.) ve toplum faydasına sunulduğu görülmektedir. Bu değerlerin her biri radikal inovasyondur. Radikal inovasyonlar için düşünebilen, çevresini okuyup anlayabilen yani kendisine verilen ilk görevin bilincinde olan ve bu göreve değer veren “insan” a ihtiyaç vardır. 
 
Unutmayalım ki; insan ve insanlığa değer verenler, değer yaratabilirler ve değer yaratanlara değer verebilirler; insan olabilirler. 
 
Kaynaklar
1. https://santitafarella.wordpress.com/2011/03/21/what-is-a-human-really-thinking-about-definition-via-aristotle/,erişiim 5, Mayıs, 2018
 
2.http://collegestats.org/2009/12/top-10-oldest-universities-in-the-world-ancient-colleges/,https://en.wikipedia.org/wiki/Ancient_higher-learning_institutions.
 
3.https://en.wikipedia.org/wiki/Ancient_higher-learning_institutions, erişim 5 Mayıs 2018. 
 
4.http://www.harvard.edu/about-harvard/harvard-glance/history/historical-facts, erişim Ocak 2016.
 
5.Erdem, A.R., Üniversitelerimizin Bilim Tarihimizdeki Yeri, Üniversite-Toplum, Ocak 2005, Cilt 5, Sayı 1, syf. 1-11.
 
6.Jim Al-Khalili, When Baghdad was centre of the scientific world, The Guardian, Sunday 26 September 2010.
 
7.Godin, B. Lane, J. Research or Development? A Short History of Research and Development as Categories, Published in German in Gegenworte, Special Issue on Basic vs Applied Research, http://www.csiic.ca/pdf/Gegenworte.pdf, syf.2-10.
 
8.http://lib.oup.com.au/secondary/geography_history/Big_Ideas_Geography_History/9/Oxford-Big-Ideas-Geography-History-9-ch5-Industrial-revolution.pdf, syf.271-313, erişim 5 Mayıs 2018. 
 
9.https://en.wikipedia.org/wiki/History_of_patent_law, erişim 5 Mayıs 2018. 
 
10.http://www.tpe.gov.tr/TurkPatentEnstitusu/commonContent/History, erişim 5 Mayıs 2018. 
 
11.https://babel.hathitrust.org/cgi/pt?id=hvd.hc2x9x;view=1up;seq=28, erişim 5 Mayıs 2018.
 
12.http://www.oecd.org/publications/frascati-manual-2015-9789264239012-en.htm, erişim 5 Mayıs 2018. 
 
13.Schumpeter, J. A. (1939).  Business Cycles, A Theoretical, Historical and Statistical Analysis of the Capitalist Process. New York: NY, McGraw-Hill Publishing Company.
 
14.Chesbrough, H. (2006).  Open Innovation: The New Imperative for Creating and Profiting from Technology. Harvard Business School Publishing Corp. 93-113.
Paylaş Tweet Paylaş
2475 kez okundu
YAZARIN DİĞER HABERLERİ
Aynı Lisanı Konuşabilen İnovatif Ekosistemler İçin Bir Yol: İNO 10
Doğa konuşur, hayvanlar konuşur, bitkiler konuşur, insanlar konuşur. Konuşmak iletişim kurmak için gereklidir. Konuşmak, en karmaşık süreç ve nimetlerden biridir. Beyin düş&uum DEVAMI...
İnsanlığın İnovasyon Serüvenİ…
Bir var mış, gökten bir taş düşmüş; Yaklaşık 2 milyon yıl önce Tanzanya’nın kuzeyinde Olduvai Gorge’da ilk kesici aletler Oldowan taşları markası ile üretilmiş ve DEVAMI...
KURUMLARDA İNOVASYON KÜLTÜRÜ YÖNETİMİNDE TEK VE ÖZGÜN ÜRÜN
“Önce hayaller ölür, sonra insanlar” der William Shaskpere. Hayal kurmak ve gerçekleştirebilmek insanlığa verilmiş en büyük hediyelerdendir. İnsan; d&uum DEVAMI...
Organizasyonel Zeka Ve Aklınızın Farkında mısınız? Zekanızın Farkına Varıp Doğru Değerler İle Aklı Özgürleştirip Etkin Kullanmaya Hazır mısınız?
Zeka nedir? Kaç çeşit zeka vardır? Yapay zeka nedir, yaratılabilir mi? Zeka ve akıl arasında fark var mıdır? Kurumların zekası olur mu? Kurumsal zeka ölçülebilir mi? DEVAMI...
İnsanın İlk İnovasyonu Ne Olmalıdır?
İnsanın ilk inovasyonu, insanlığını bulup ortaya çıkarmak yani benliğininin (egosunun) farkına varmak olmalıdır.   İnovasyonun doğasındaki değer yaratma kavramını sadece kazanıl DEVAMI...
İnsan ve Değer Zincirindeki Halkalar
Hiç düşündünüz mü aynı tür varlığın bireyleri olarak, bizlere “İnsan nedir?” sorusu sorulmuş olsa nasıl cevaplarız? Veya diğer varlıklar bizi &ldquo DEVAMI...
Gelin Bu Faydasız Tartışmayı Birlikte Sonlandıralım …
Enerjimizi değer yaratmak için harcayalım. Ne zaman üniversite öğretim üyeleri ile sanayici veya çalışanları bir araya gelse konu “ülkemde üniversit DEVAMI...
İmovasyon mu? Nedir o? Bizim İnovasyon ile Akrabalığı Var mıdır?
Pek çoğumuz İnovasyon’la tanıştıdığımızı sanıyoruz da pek azımız İmovasyon’u tanımak istiyor. Hatta öyle ki İnovasyon’u tanıdığını sananlar, bu tanışıklığı gururla dil DEVAMI...
Ne Olacak Bu İnovasyon’un Hali̇
Günümüzde çalışanlar, yöneticiler en çok da üst yönetici ve patronların konuşma başlıklarından biri: İNOVASYON. Herkesin İNOVASYON ile ilgili bir fikri v DEVAMI...
DEĞİŞİM
Değişim. Değişmeliyiz, değişmezsek olmaz. Zamanı geldi geçiyor, hadi değişelim.   Neden değişmek ister insan? Değişmekten kastımız daha iyi olmak, gelişmektir. Her birey, kendi DEVAMI...
SEKTÖREL HABERLER
ASAŞ’a Yeşil Dönüşüm Alanında Önemli Ödül
ASAŞ, T.C. Sanayi Ve Teknoloji Bakanlığı Stratejik Araştırmalar ve Verimlilik Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen Verimlilik Proje Ödülleri Yarışması’nda, “Otomotive Uygun Alaşımlarda Boyalı Hu DEVAMI...
Türkiye Çelik Üreticileri Derneği Değerlendirme
ÇELİK ÜRETİMİ  2024 yılının Ocak ayında Türkiye’nin ham çelik üretimi, geçen yılın aynı ayına göre %24,7 artışla 3,2 milyon tona yükseldi.    ÇELİK TÜKETİMİ Nihai DEVAMI...
Otomotiv Sanayii Derneği 2024’ün İlk İki Aylık Verilerini Açıkladı!
Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) 2024 yılının ilk iki aylık verilerini açıkladı. Geçen yılın aynı dönemine göre toplam üretim yüzde 8 artarak 241 bin 861 adet olarak gerçekleşti. Geçen yılın aynı d DEVAMI...
Çelik Sektörü Litvanya’da Bir Araya Geldi
Çelik İhracatçıları Birliği (ÇİB), Baltık ülkelerindeki etkinliğini artırmak, pazardaki varlığını güçlendirmek ve yeni iş birlikleri amacı ile Litvanya’nın başkenti Vilnius’a Ticaret Heyeti d& DEVAMI...
TAYSAD Sektöre Örnek Çalışmalarıyla Ödüllendirilmeye Devam Ediyor!
Firmaların dönüşüm süreçlerine liderlik etmek ve rekabetçiliklerini artırmak adına stratejik bir rol oynayan TAYSAD, sektörü destekleyici çalışmalarını sürdürüyor. TAYSAD&rsquo DEVAMI...
Türkiye Çelik Üreticileri Derneği Değerlendirme
ÇELİK ÜRETİMİ  2023 yılının Aralık ayında Türkiye’nin ham çelik üretimi,  geçen yılın aynı ayına göre %21,2 artışla 3,2 milyon ton oldu. Yılın tamamında ise ham çelik üretim DEVAMI...
TürkTraktör 70. Yılında 1.111.111’inci Traktörünü Üretti
Türkiye otomotiv sektörünün ilk üretici kuruluşu TürkTraktör, kuruluşunun 70. yılında 1.111.111’inci traktörünü banttan indirerek yeni bir eşiği daha başarıyla geçti. Türkiye DEVAMI...
Bursalı Mubitek Türkiye İkincisi Mubitek, İnovalig’den İkincilik Ödülüyle Döndü
Mubitek, Türkiye’nin ‘inovasyon şampiyonlarının seçildiği İnovaLİG’te “İnovasyon Stratejisi” kategorisinde ikincilik ödülünü kazandı.   Daha önce de İnovaLİG’ten DEVAMI...
Çelik Servis Hizmetiyle Dev Endüstrilere Çözüm Ortağı Oluyor
Türkiye’deki ilk ve tek çelik, ısıl işlem, desen ve PVD kaplama sağlayıcısı konumuna sahip voestalpine High Performance Metal Türkiye, başta otomotiv, enerji, altyapı, ulaştırma olmak üzere çok sayıda end&uu DEVAMI...
OSD, Türkiye Otomotiv Sanayisinin AB Yeşil Mutabakat Hedeflerine Uyumu Projesi ile AB IPA III Dönemi Proje Desteği Almaya Hak Kazandı!
Otomotiv Sanayii Derneği, IPA III Avrupa Yeşil Mutabakatı (AYM) için Sivil Toplum Eylemi (Civil Society Action Towards European Green Deal) çağrısına, “Türk Otomotiv Sanayiinin AB Yeşil Mutabakat Hedeflerini Gerç DEVAMI...
En Çok Okunanlar Son Eklenenler
Döküm Demir / Çelik Otomotiv Sanayi
YAYIN AKIŞI
FACEBOOK
TWITTER
INSTAGRAM